Yazar |
|
gunes
Istanbul
Kayıt: 08.01.2006 |
|
reccae yazdi |
ama bu almanya ziyaretinde bi kusur var hemde büyük bi kusur
ne demek büyükelçiyi milletin önünde azarlamak
kim verdi bu adama bu yetkiyi
çok isterse görevden alır tepkisini koyar
bu büyükelçi babasının oğlumu da böyle azarlıyo
bu adamların anasını alıp gideceği günleride görecem inşallah |
yaa bi bu mu sanki, adam neredeyse konuşmayı bilmiyo kimseyle, insanda görgü ve terbiye olmadıktan sonra başbakan olsa nolur...
|
|
Yazar |
|
reccae
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006 |
|
o büyükelçi bi yerde Türkiyedir
türk makamları onu orada Türkiyeyi temsil etmesi için seçmiş
ama bu beyefendi ben kimseyi tanımam diyo
ama akıl başına geşdiğinde ben ne yaptım diyecek
kafasını vurmaya duvar arayacak
kasımpaşadan çoıkmış işe yarar birini tanıyan var mı yau
ben henüz göremedim
insa ettigim binanin cimentosu kelâm
|
|
Yazar |
|
dilsatsagin
BURSA
Kayıt: 17.01.2006 |
|
Bir başbakanın yapması gereken bu durumda kesinlikle kendi altında calışan birisini toplumun karşısında azarlamak ,onu yerin dibine sokmak degildir. Eger toplum haklı bile olsa onu bir şekilde geçiştirmektir. Ha daha sonra içeride yapılması gerekenleri yaparsın. Düşünebilir misiniz ki bizim hocalarımızın bizim şikayetlerimiz dogrultusunda altında calışan asistanlarımızı bizim karşımızda yerin dibine sokmalarını. Olacak iş midir bu? Herkes kendi altında calışanını toplum karşısında korumalıdır bir şekilde aksi halde koruyamadıkları kime guvenecektir bir daha. Nasıl kendisinde calışma azmi bulacaktır. Kime guvenecektir destek olarak arkasında kimi bulacaktır?
|
|
Yazar |
|
miracc
Houston, TX
Kayıt: 07.01.2006 |
|
ozkanoncu yazdi | Başbakanın Almanya Gezisi
Toplantıda Alman vatandaşı Türkler, sorunlarını Başbakan'a anlattı.
İslami holdinglerde paralarının batırıldığını söyleyen Türkler, hem Başbakan’ı eleştirdi hem de sorunlarının çözülmesini istedi. Holdingzedelerin "Bu paraları sizin arkadaşınız olduğunu söyleyen kişilere kaptırdık. Ama siz bize sahip çıkmadınız" eleştirisi üzerine Başbakan'ın yanıtı sert oldu.
Erdoğan, “duygu sömürürüsü yapmayın. Bu paraları verirken bana mı sordunuz. Ne kadar paranız battı ki holdingzede oluyorsunuz. ben Türkiye Cumhuriyeti başbakanıyım. Konuşmaya geldim, provoke ediyorsunuz'' dedi.
Bu sözlere büyük tepki gösteren gurbetçilere Başbakanlık korumaları müdahale etti
yorumsuz.... |
Basbakanin uslubu tartisilir haber dogruysa (bu arada yazdiginiz haberlerin sonunda kaynak belirtirseniz sevinirim). Ama parasinin battigini soyleyen insanlarin unuttugu birsey var.
Madem paralarini batirmak istemiyorlardi goturup faize yatirsalardi hic risksiz. Ama inancimiz geregi goturup faizsiz (simdiki adiyla katilim bankalarina) finans kurumlarina yatirdilar. Burda da sistem soyle isliyor. Karda ve zararda ortaksiniz. Kurum kar edince kari dagitiyor. Zarar edince de zarari. Bu gayet acikken kar edince bi sorun yok ama zarar edince feryat figan.
ssakinmaz yazdi | .İnsanlara dinini sevdirmek yerine dinden soğutuyorlar.İşte İslamda da böyle dinciler var. Kimse beni yanlış anlamasın kendi dinini yaşayan dindar insanlara sonsuz saygım vardır..
|
Sunu merak ediyorum birkac kisi daha yazmisti. "Kendi dinini yaşayan dindar insan" nasil olur?
Sadece evinde dindar ama disari adim attigi zaman renk vermeyen, baskasi bakan tartaklayinca kahraman ilan edilirken o hakkini aramaya kalksa yobazlikla suclanacagi icin hic ses cikarmayan bir profil ciziyor heralde.
blog.miracc.com
|
|
Yazar |
|
ozkanoncu
Istanbul
Kayıt: 08.01.2006 |
|
miracc yazdi | ozkanoncu yazdi | Başbakanın Almanya Gezisi
Toplantıda Alman vatandaşı Türkler, sorunlarını Başbakan'a anlattı.
İslami holdinglerde paralarının batırıldığını söyleyen Türkler, hem Başbakan’ı eleştirdi hem de sorunlarının çözülmesini istedi. Holdingzedelerin "Bu paraları sizin arkadaşınız olduğunu söyleyen kişilere kaptırdık. Ama siz bize sahip çıkmadınız" eleştirisi üzerine Başbakan'ın yanıtı sert oldu.
Erdoğan, “duygu sömürürüsü yapmayın. Bu paraları verirken bana mı sordunuz. Ne kadar paranız battı ki holdingzede oluyorsunuz. ben Türkiye Cumhuriyeti başbakanıyım. Konuşmaya geldim, provoke ediyorsunuz'' dedi.
Bu sözlere büyük tepki gösteren gurbetçilere Başbakanlık korumaları müdahale etti
yorumsuz.... |
Basbakanin uslubu tartisilir haber dogruysa (bu arada yazdiginiz haberlerin sonunda kaynak belirtirseniz sevinirim). Ama parasinin battigini soyleyen insanlarin unuttugu birsey var.
Madem paralarini batirmak istemiyorlardi goturup faize yatirsalardi hic risksiz. Ama inancimiz geregi goturup faizsiz (simdiki adiyla katilim bankalarina) finans kurumlarina yatirdilar. Burda da sistem soyle isliyor. Karda ve zararda ortaksiniz. Kurum kar edince kari dagitiyor. Zarar edince de zarari. Bu gayet acikken kar edince bi sorun yok ama zarar edince feryat figan.
ssakinmaz yazdi | .İnsanlara dinini sevdirmek yerine dinden soğutuyorlar.İşte İslamda da böyle dinciler var. Kimse beni yanlış anlamasın kendi dinini yaşayan dindar insanlara sonsuz saygım vardır..
|
Sunu merak ediyorum birkac kisi daha yazmisti. "Kendi dinini yaşayan dindar insan" nasil olur?
Sadece evinde dindar ama disari adim attigi zaman renk vermeyen, baskasi bakan tartaklayinca kahraman ilan edilirken o hakkini aramaya kalksa yobazlikla suclanacagi icin hic ses cikarmayan bir profil ciziyor heralde. |
Battılar mı bilinçli olarak batırıldılar mı acaba? Faizin adını kar ortaklığı koymuşlar.Hiç bi farkı yok. belli bir yüzde var yine. İnsanları sömürüyorlar. Paraları bölüşüp sonrada provokasyon yapmayın deyip geçiştiriyorlar.Bi büyüyümüzde KANAL 7 için para topluyordu hatırlaynlar vardır. Kanal 7 ye destek olanların bunun mükafatını öbür dünyada alacağınıda söylüyordu.Bunun savunulabilecek hiç bir yanı yok.
Her şeyin ötesinde kendi vatandaşına aşağılık muamelesi yapan başka bir başbakan var mıdır
dünyada bilmiyorum.
Bozuk düzende saglam cark olmaz. Carklari degil, düzeni degistirmek gerek!!!!!!
|
|
Yazar |
|
reccae
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006 |
|
aynen
%80 kar garanti diyip ondan sonra nasıl katılım bankası oluyolar (3-4 sene önce kar etmeyi garanti ediolardı bu bankalar)
hem bu katılım bankaları da parayı faizden kazanmıyo mu
nerden baksanız saçmalık
ama bu adamların sırf tayyipin arkadaşı diye adama tüm paralarını vermeleri tam bi salaklık
biri çıkıp ben peygamberim dese bu adamlar tüm banka kartlarını ona teslim edecek
insa ettigim binanin cimentosu kelâm
|
|
Yazar |
|
tarikkranda
Kayıt: 07.01.2006 |
|
Başbakanın zaman zaman uslubunu yerinde bulmadıgım, kendisine yakıstıramadıgım cıkısları var. Bugun TV izleme fırsatım olmadı ama bahsettiginiz tipte bir olay var ise toplum onunde olmamalıydı. TV de kendim gorunce umarım farklı dusunmem.
Onun haricinde devlet, bankaları guvence altına almıstır, nitekim imar bankası hadisesinde bircok insan paralarını almıstır. Ancak hic bir devlet kar ortaklıgını guvence altına alacak kadar gerizekalı ve salak olamaz. O yuzden basbakandan yardım isteyen insanlar, bence kendilerini cok uyanık zanneden bireyler. Bu tip sirketlerde faizden daha yuksek gelir elde edebilirsiniz, ama batınca aglamamayı goz onune almanız gerekir. Bunu katılan herkes bilir. Eger devlet o insanlara yardım ederse benim verdigim vergilerle, hakkımı da helal etmem kendi acımdan. Tayyip Erdogan ın bu konudaki cevabı net, kesin ve yerinde, habere konu edilmesinde farklı amaclar vardır medya icerisinde. Oysaki bunu tüm ekonomistler bilir. Hatta aklı selim normal vatandaslarda, hatta ve hatta parasını kaptıranlarda cok ama cok iyi bilirler. Bu haberin neden burda oldugunu da cozemedim o ayrı, ama en azından ozkan ın ekonomi bilgisini biraz genislettik sanırım. Kar ortaklıgı konusunda Muzaffer Günay Hocamızın Genel Ekonomi kitabını Durak Fotokopiden alip okuyabilirsin Ozkan. Ben okudum, sana da tavsiye eder, daha anlamlı haberlerde bulusmak uzere, iyi gunler dilerim...
|
|
Yazar |
|
ozkanoncu
Istanbul
Kayıt: 08.01.2006 |
|
tarikkranda yazdi | Başbakanın zaman zaman uslubunu yerinde bulmadıgım, kendisine yakıstıramadıgım cıkısları var. Bugun TV izleme fırsatım olmadı ama bahsettiginiz tipte bir olay var ise toplum onunde olmamalıydı. TV de kendim gorunce umarım farklı dusunmem.
Onun haricinde devlet, bankaları guvence altına almıstır, nitekim imar bankası hadisesinde bircok insan paralarını almıstır. Ancak hic bir devlet kar ortaklıgını guvence altına alacak kadar gerizekalı ve salak olamaz. O yuzden basbakandan yardım isteyen insanlar, bence kendilerini cok uyanık zanneden bireyler. Bu tip sirketlerde faizden daha yuksek gelir elde edebilirsiniz, ama batınca aglamamayı goz onune almanız gerekir. Bunu katılan herkes bilir. Eger devlet o insanlara yardım ederse benim verdigim vergilerle, hakkımı da helal etmem kendi acımdan. Tayyip Erdogan ın bu konudaki cevabı net, kesin ve yerinde, habere konu edilmesinde farklı amaclar vardır medya icerisinde. Oysaki bunu tüm ekonomistler bilir. Hatta aklı selim normal vatandaslarda, hatta ve hatta parasını kaptıranlarda cok ama cok iyi bilirler. Bu haberin neden burda oldugunu da cozemedim o ayrı, ama en azından ozkan ın ekonomi bilgisini biraz genislettik sanırım. Kar ortaklıgı konusunda Muzaffer Günay Hocamızın Genel Ekonomi kitabını Durak Fotokopiden alip okuyabilirsin Ozkan. Ben okudum, sana da tavsiye eder, daha anlamlı haberlerde bulusmak uzere, iyi gunler dilerim... |
İlginç......
Bozuk düzende saglam cark olmaz. Carklari degil, düzeni degistirmek gerek!!!!!!
|
|
Yazar |
|
halil
Kayıt: 01.01.2006 |
|
arkadaşlar bilmediğiniz konularda lütfen bilgi sahibi olun , sonra konuşun , komik durumu geçip gülünç duruma düşüyosunuz.
bahsedilen "%80 kar garanti" den kasıt , senin verdiğin para kar ederse bunun %80 i sana %20 si finans kurumuna gider manasına gelir . zararda da aynı şey geçerli .
"hem bu katılım bankaları da parayı faizden kazanmıyo mu " -> hayır , paranı yatırım aracı olarak kullanıyo , bunun sonucunda eğer yapılan yatırım kar ederse sana kar payı veriyor , zarar ederse zararı da bölüşüyosunuz .faizden kazansa zarar etmesi mümkün değil zaten.
| Faiz ile Kâr Payının Farkı Nedir?
Faiz, belirli bir miktardaki anaparanın belirli bir vadede, belirli bir oranda elde ettiği getiri olarak tanımlanabilir. Yani borç verenin (banka ya da özel kişi) vadeyi ve oranı belirlediği, alanın da kabul ettiği bir uzlaşma söz konusudur. Faizli uygulamalarda her iki taraf, üzerinde anlaşılan vade geldiğinde anaparanın dışında ne kadar vereceğini ya da alacağını bilmektedir.
Faizsiz çalışma esasına dayalı kar payı ise, taraflarca belirlenen vadeye kadar ticari veya sınai bir ekonomik faaliyette kullanılan anaparanın elde ettiği karın vadesi geldiğinde anlaşılan oranda taraflara dağıtılan kısmıdır. Tasarruf sahibinin Katılım Bankalarına yatırdığı para, bu kurumlarca sağlam ve verimli projelerde kullanılmak üzere yatırımcılara piyasa şartları içerisinde oluşan kar oranları ile belirli bir vade için kullandırılır. Vade sonunda elde edilen getiri, yani kar, % 80’i tasarruf sahibine, % 20’si kuruma olmak üzere dağıtılır. Görüldüğü gibi, faizin aksine kar payı esasına göre çalışan sistemde anaparanın vade geldiğinde ne kadar kazandıracağı belirli değildir. Kaldı ki, kredilendirilen projelerden zarar edilmesi de ihtimal dahilindedir. Faizli sistemde ise bu mümkün değildir, vade geldiğinde önceden taahhüt edilen tutar mutlaka anapara sahibine ödenmelidir. Kısaca ve basitçe belirtmek gerekirse, kar payı ile faiz arasındaki temel fark, faizde anaparanın vade sonundaki kazancı taahhüt edilirken, kar payında kazancın destek verilen projelerin verimliliğine göre oluşmasıdır. |
ben bırakın kar - zarar ortaklığına devletin garanti vermesini ,
normal bankacılık işlemlerine bile devlet garantisi verilmesine karşıyım (olsa bile çok cüzi miktarda olmalı),
adamlar parayı yatırıyolar bankaya , herhangi bir sektörde çalıştırmıyolar , paradan para kazanıyolar , para istihdama - yatırıma yönelmiyor , bir tarafta işsizlik tavan yaparken , diğer tarafta birileri üretmeden ,geliştirmeden hiçbir gayret sarfetmeden paradan para kazanıyor , ve bu para batınca aman ben yandım devlet bana paramı versin diyor , yokya ? başka derdin ? sen değilmiydin devlete faizle borç para veren ???
eğer devlet yatırım istihdam yapamıyosa bunun en büyük sebebi faize verilen paralardır , yıllık 50 Milyar $ faize ödüyoruz , anaparaya değil , faize .
Osmanlıyı bu taktikle batırdılar , bakalım biz bu beladan kurtulabilecekmiyiz ...
başbakanın büyükelçiyi azarlama meselesine gelince , yakışıksız bir davranış , işin aslını öğrenip çözeriz diyebilirdi , yakışmadı
burda büyükelçiye yapılan hareketi kınayan arkadaşlar , başbakanınız konum olarak daha üst düzey devlet kademesinde , ona da büyükelçinin hakettiğini iddia ettiğiniz saygının onda birini gösterin, saygı göstermeden saygı göremezsiniz ...
....
|
|
Yazar |
|
orhan
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005 |
|
bu kar zarar ortaklığında zamanında normal banka faizinin kat kat üstünde para kazanıyorlardı.
o zaman sesleri çıkmıyordu.
sonra şirketler tek tek batmaya başlayınca bunların paralarıda battı. haliyle dokundu tabi.
N/A
|
|
Yazar |
|
reccae
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006 |
|
%80 kar olayı bu bankaların verdiği bi garantiydi 4 yada 5 sene önce enflasyonun yüksek olduğu zamanlarda
yanlış anlaşılma olmasın
en çok faizi biz veriyoruz yarışına girmişlerdi bi ara bu finans kuruluşları
neyse ya bu almancıların yaptığı bi hata bu
gördükleri her sakallıya elde avuçta ne varsa teslim ediyolar , sebebinide tayyipten biliyolar
insa ettigim binanin cimentosu kelâm
|
|
Yazar |
|
shyama
Kayıt: 27.01.2006 |
|
Konu hakkaten çok dağılmış ama aynen gerçek hayatta da bu yapılıyor.
Bişiyleri kapatmak için olay oraya buraya çekiliyor, bir takım planlar uygulanmaya çalışılıyor. Olayın ciddiyetini ve büyüklüğünü azaltmak için Susurluk bağlantılarına kadar iniliyor, her gün yeni bi ismin olayla bağlantılı olduğu söylenerek daha da geniş bi çevreye yayılması isteniyor ki böylece insanların kafası olaydan çok olay sonrasında komplo teorileri kurmaya yönlendiriliyor ve bi şekilde unutturulmaya çalışıyor. Öyle ya da böyle farketmez ortada bi gerçek var saldırı laik düzene ve cumhuriyet rejimine yapıldı !
Bunların dışında bir şey daha oluyor bu saldırının doğurduğu. Yıllar boyu siyasetin içinde, siyasetin tüm kirliliklerinden uzak yaşamayı başarmış bir adam bu saldırıya karşı haklı protestosunu belirtmek için gittiği Anıtkabir ziyaretinden sonra yaşlılığına ve üzüntüsüne yenik düşerek belki de son günlerini yaşıyor..
Yaptıkları iyiydi, kötüydü tartışılır.. Ama tartışılmayacak bişi var ki siyasetin içinde dürüst kalmayı başarmış saygı duyulacak ender bir isim.
Kıyaslama yapmak istemiyorum ama insan dayanamıyor.. Birisi yaşamını tehlikeye atacağını bile bile kalkıp o protestoya katılıyor ama öbür tarafta o cumhuriyetin nimetleriyle yetişmiş diğer biri üstelik bu ülkenin başbakanı olmasına rağmen .....
Mal varlıklarına bakıyorum ... En büyük mal varlığını eşiyle elele tutup yeşiller içinde geçirmeyi düşünen bir Ecevit bir tarafta... Her yerden kendilerine ve yakın çevrelerine pay çıkarmayı düşünenler hatta bunun için yasa değişikliği bile yapanlar diğer tarafta....
Bunları görünce herşeye rağmen birazcık Ecevit gibi olsalardı diyor insan...
Nihat Genç’in söylediği bir söz vardır: “Ecevit Türk siyasetinin dervişidir” ... Gerçekten de öyledir..
Ve yarın 82. doğum günü...(28 Mayıs) Kimbilir belki ölüm günü olacak....
-------------
Can Dündar’ın bıgünkü köşe yazısı şöyle:
Bazı adamlar bazı finalleri hazırlar
Ecevit'in o gün Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesine katılması bir intihar sayılabilir mi?
Evet!
Başta Rahşan Hanım olmak üzere doktoru, koruması herkes onu bu "intihar"dan vazgeçirmeye çalışmış.
Nafile!
Olacakları bile bile gitti.
Böyle bir finali seçti.
* * *
Ecevit'i bilenler, onu bir kere kafasına koyduğu şeyden vazgeçirmenin zorluğunu da bilirler.
3 Haziran 1977'de Başbakan Demirel kendisine bir mektup yazıp "Taksim mitinginizde size suikast düzenlenecek" dediğinde de "Eşim ve ben orada olacağız" cevabını vermiş ve arkasına takılan kitlelerle Taksim tarihinin en büyük mitinglerinden birini gerçekleştirmişti.
12 Eylül'de herkesin sustuğu dönemde konuşmuş, yargılanmış, 2 kez hapsedilmiş, 120 soruşturmayla dışarı çıktığında "Yine konuşacak mısınız?" sorusuna şu yanıtı vermişti:
"Herkes baskıya boyun eğseydi, insanlık hâlâ dünyanın düz olduğunu sanıyor olurdu."
* * *
Kişisel bir meydan okuma mı bu?
Kısmen...
"Genel Başkan"ı "lider" yapan iksire katılmış bir cesaret tozu...
Ama aynı zamanda onun tarihten devraldığı bir miras...
Çünkü oturduğu koltuk Atatürk'ün koltuğu...
O Atatürk ki, Hatay sorunu kızıştığında, doktorların "Günün 23 saati yataktan kalkmamalısınız" dediği zamanda, -ve yine kavurucu bir mayıs sıcağında- trenle Mersin'e gitmiş, hâlâ ölmediğini dünyaya göstermek için kızgın güneş altında, ayakta 40 dakika geçit törenini izlemiş, bu geziden 6 ay sonra vefat etmişti.
Çünkü o koltuk İsmet İnönü'nün koltuğu...
O İnönü ki 22 Şubat 1962'de Talat Aydemir ve ihtilalci askerleri Ankara'yı teslim aldığında, herkes Meclis'i boşaltırken "Gider Meclis'e tek başıma otururum. Gelsinler beni vursunlar" demiş ve kararlılığıyla ihtilalcileri dize getirmişti.
Ecevit, bu geleneğin (son) temsilcisidir.
* * *
Lider, bir huzur döşeğinde halefine el vererek dünyayla vedalaşmayı yediremez kendine...
Büyük İskender gibi içki içme yarışında ya da Atilla gibi gerdek yatağında can vermek istemez.
Dünyaya gelişi kendi kararı değildir; ama gidiş kararını kendisi vermelidir.
Bütün seçimlerini kendisi yaptıktan sonra ölüm seçimini Azrail'e bırakmaz.
Biyografisinin son sayfasını kendisi yazmak ister.
Üstüne yürür ecelin...
Bu intiharsa, yine kendi kararı olacaktır.
Bazen gümüş bir yüzüğün gizli haznesindeki zehri onunla yudumlayarak,
bazen kıyamet ateşi altındaki bir siperden ansızın karşıya fırlayarak,
bazen beyni içten içe kanarken bir yoldaş cenazesi için ayağa kalkarak...
Ölümsüzlüğünün sırrı, biraz da bu ölüm kararında saklıdır.
-----------------
Not: Yorum okumak veya okunan yoruma katılmak yorum üretmeye engel teşkil etmez. Ama okumamak üretimin kısır kalmasına sebep olabilir..
Ya?amak bir a?aç gibi tek ve hür...
Ve bir orman gibi karde?cesine...
N.H.Ran
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|
| | | | | | | | |