Yazar |
|
ozkan006
adana
banlandı
Kayıt: 02.11.2006 |
|
havaalanlarındaki yasağı anlamak mümkün deği, tamam kafelerde,restauranlarda yasaklayın ama gidip de sigara içme odalarını da kapatırsan "höh be resmen faşizm" dedirtirsin..
ne olur geri dönme..
|
|
Yazar |
|
extreme
Kahramanmaras
admin
Kayıt: 24.10.2006 |
|
Daha birkaç ay önce "Rahatsız olyorsanız başka yerde durun" tarzı vahim şeyler söyleyen sigara içerlerin bazıları şimdi haklardan bahsediyo. Böyle yapanlar birazcık o zamanları düşünmeli, benim gibi insanların sağlıklı yaşama haklarına nasıl saldırdıklarını.
("Lütfen Bu Mesajı Kişiselleştirmeyin. Belli kişileri kastedmiyorum.");
The Man Who Loved Algorithm&Ubuntu.
www.burakamasyali.com
|
|
Yazar |
|
tarikkranda
Kayıt: 07.01.2006 |
|
Haftanın birkaç günü muhtelif alışveriş merkezlerinde yemek yemek zorunda kalan benim açımdan, elimdeki tepsi ile zaten kısıtlı sayıda olan boş masaları sorgularken etrafındaki birkaç masada sigara içilmeme ihtimalini de göz önüne almak zorunda olmayışım beni fazlasıyla mutlu ediyor.
Hadi bunun sorgusunu yazsın bakalım birisi
Çok önceden alınması gereken bir kararın, oldukça geç alınmış olması insanlarımızda alışkanlıklardan doğan en direkt hak olarak görme durumuna sebebiyet vermiş anlaşılan.
Ama şöyle küçük küçük odalar yapmaları lazım bence. Özellikle de Alışveriş merkezlerine falan. Ancak bu odalar böyle görünür bir yerde olmalı, malaum sigara içmek isteyenler kolayca erişebilmeli. Ama bu odaların 4 tarafıda cam duvarlarla çevrili olmalı ki, sigara içmeyen insanlar nasıl bir dumanın içinde zehirlendiklerini daha net görebilsin ve başlamasınlar, içenlerde dumandan gri olmuş cam duvarlardan içerideki insanların nasıl bir gaflete düştüklerini görür de bırakırlar belki Sadece şaka yapıyorum kimse alınmasın, ama işe yaramaz mı yani şimdi
|
|
Yazar |
|
tommyknocker
Istanbul
Kayıt: 09.02.2006 |
|
Sigara içenleri teşhir etmek...onları belli yerlere kapatmak...tamamen yasaklanmasını sağlamak...ne kadar faşizanca düşünceler farkında mısınız? İnsanların tercihleridir ve bunlara saygı duyulması gerekir.Şimdi bir sürü bana söylenen olacak kimsenin zehirlenmesi için içmiyorum bu şeyi, o nedenle kapalı alanlardan sizden uzakta içebilirim.Nasıl bir düşünce tamamen yasaklanması ya! Yani insanların düşüncelerini almadan kafana göre uydur herşeyi öyle mi? Sizi öldüren sadece sigara mı ki bu kadar üstünde duruyorsunuz? Sadece içmeyenlerin yanında içilmemesi gerektiğini savunanları saygıyla karşılıyorum haklılar ama bir sindirme politikası yanlış.Kimsenin benim kişisel tercihime ipotek koymasına katlanamam kusura bakmayın.Bu kantini büyütmeden ufacık yerde herkesin yemesi içmesini isteyen dışarı bir nane çıkartılmasını isteyemeyen hazırlıksız ben yaptım oldumcu mantıkla aynı mantık...
Those were the days guys...
|
|
Yazar |
|
thetide
underground
Kayıt: 19.04.2008 |
|
açıkçası günde üç saat yol çeken biri olarak ben sigara yasağının pek uygulandığını düşünmüyorum çevremde gördüğüm kadarıyla . birçok yerde yazılar asıldığını gördüm ama ben sigara dumanı altında yaşamaya devam ediyorum ve yerlerde izmarit görmeye devam ediyorum
http://www.bilisimdergi.com
http://www.ceturk.com/
|
|
Yazar |
|
yseraxeratul
DoBriÇ
Kayıt: 05.02.2007 |
|
haklısın ama devlet izmariti atacak bir yer sağlmadıktan sonra napacak içcemler, cebine mi koyacak izmariti
| l | l l l l l | l l l | | l l | l You question your beliefs, your inner thoughts, your whole existence .
|
|
Yazar |
|
ogencay
Istanbul
banlandı
Kayıt: 02.03.2006 |
|
Tasarım bölümüne mi koysam karar veremedim güzel mesajlar var
There`s No Place Like 127.0.0.1
|
|
Yazar |
|
henryletham
Kayıt: 25.04.2008 |
|
Sigara kişisel bir tercihtir."Soluduğumuz havayi kirletmeye kimsenin hakkı yok" gibi cümleler kurmasın kimse.Ben de kişisel olarak birçok şeyden rahatsızlık duyuyorum.cafelerde serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlemek istemiyorum.ama zoraki dinliyorum.Onlar da benim ruh sağlığımı bozuyor.Ama kimse yasaklamıyor.Arabalardan çıkan egzoz gazlarını da istemiyorum.Ayrıca elektronik aletlerin yaydığı
sinyalleri de..herkes kendi bölgesinde yasaklayabilir.Ama devletin böyle bir yasak koymaya hakkı yok.Ben cafe açacağım,devlet gelcek zorla sigara yasağı koyacak.Gelmesin o zaman sigara içmeyen kişi.Sigara içilmeyen yerleri tercih etsin.Var mı böyle mantıksızlık..İsteyen işletme sahibi koyar,isteyen koymaz.buna kimse müdahale edemez.Ama ediliyo ne yazık ki.Her yönden saçma buluyorum bu yasağı.Sigara sağlığa zararlıdır.Bunu biliyoruz.Ama antidemokratik bir uygulama.
Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan
daha güzeldir..çünkü insan ba?ar?s?zl???n?
belgeler.
|
|
Yazar |
|
ogencay
Istanbul
banlandı
Kayıt: 02.03.2006 |
|
henryletham yazdi | Ben de kişisel olarak birçok şeyden rahatsızlık duyuyorum.cafelerde serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlemek istemiyorum.ama zoraki dinliyorum.Onlar da benim ruh sağlığımı bozuyor. |
Üzgünüm ben şimdiye kadar serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlediği için ruh sağlığı bozulan ve ölen bi insan görmedim ama yıllarca sigara içip akciğer kanseri olan ve sadece kan öksüren bi insanın yanıbaşımda ölüşünü gördüm.. yaşadım... bütün herşey bu kadar açıkken nasıl savunursunuz hala bunun bir özgürlük olduğunu aklım almıyor... belki yöntem yanlış abartı bu tartışılır ama karşı karşıya kaldığınız öfke bireysellik ve bencillik uğruna değil... çaresizlik ve yaşayabilmek uğruna....
içmeye devam edin lütfen.... ama bana doğru üflemeyin....................
There`s No Place Like 127.0.0.1
|
|
Yazar |
|
henryletham
Kayıt: 25.04.2008 |
|
o.gencay yazdi | henryletham yazdi | Ben de kişisel olarak birçok şeyden rahatsızlık duyuyorum.cafelerde serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlemek istemiyorum.ama zoraki dinliyorum.Onlar da benim ruh sağlığımı bozuyor. |
Üzgünüm ben şimdiye kadar serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlediği için ruh sağlığı bozulan ve ölen bi insan görmedim ama yıllarca sigara içip akciğer kanseri olan ve sadece kan öksüren bi insanın yanıbaşımda ölüşünü gördüm.. yaşadım... bütün herşey bu kadar açıkken nasıl savunursunuz hala bunun bir özgürlük olduğunu aklım almıyor... belki yöntem yanlış abartı bu tartışılır ama karşı karşıya kaldığınız öfke bireysellik ve bencillik uğruna değil... çaresizlik ve yaşayabilmek uğruna....
içmeye devam edin lütfen.... ama bana doğru üflemeyin.................... |
Umarım söylemek istediklerimi doğru almışsındır.Devlet kendi kurumlarında sigara yasağı koyabilir.Ama gelip te benim sahip olduğum bir işletmede sigara yasağı koymasının demokrasiyle bağdaşır hiç bir yanı yok.Merak etme ben sana doğru üflemem.ama sen de gelip benim yanıma oturma ozaman.
Not:Birden unutmuşum.burası antidemokratik LAİK bir ülke.
Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan
daha güzeldir..çünkü insan ba?ar?s?zl???n?
belgeler.
|
|
Yazar |
|
uaaslan
Kayıt: 16.05.2008 |
|
henryletham yazdi | o.gencay yazdi | henryletham yazdi | Ben de kişisel olarak birçok şeyden rahatsızlık duyuyorum.cafelerde serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlemek istemiyorum.ama zoraki dinliyorum.Onlar da benim ruh sağlığımı bozuyor. |
Üzgünüm ben şimdiye kadar serdar ortaç,tarkan....vs gibi şarkıcıları dinlediği için ruh sağlığı bozulan ve ölen bi insan görmedim ama yıllarca sigara içip akciğer kanseri olan ve sadece kan öksüren bi insanın yanıbaşımda ölüşünü gördüm.. yaşadım... bütün herşey bu kadar açıkken nasıl savunursunuz hala bunun bir özgürlük olduğunu aklım almıyor... belki yöntem yanlış abartı bu tartışılır ama karşı karşıya kaldığınız öfke bireysellik ve bencillik uğruna değil... çaresizlik ve yaşayabilmek uğruna....
içmeye devam edin lütfen.... ama bana doğru üflemeyin.................... |
Umarım söylemek istediklerimi doğru almışsındır.Devlet kendi kurumlarında sigara yasağı koyabilir.Ama gelip te benim sahip olduğum bir işletmede sigara yasağı koymasının demokrasiyle bağdaşır hiç bir yanı yok.Merak etme ben sana doğru üflemem.ama sen de gelip benim yanıma oturma ozaman.
Not:Birden unutmuşum.burası antidemokratik LAİK bir ülke. |
Laik olduğu doğru ama ANTİDEMOKRATİK değil.Eğer antidemokratik olsaydı şu andaki iktidar 3 senedir yoktu...
Bize kalan insanliga birakmak istedigimiz degildi.Binlerce fidan ektik halkin colune su vermediler egildi.
|
|
Yazar |
|
rcpdmrbs
Kayıt: 19.02.2008 |
|
siyaset yapacaksanız siyaset başlığına gidin lütfen.
ülkenin demookratikliğine gelince demokrasisini çok övdüğünüz avrupada bile pek çok ülkede kapalı alanlarda sigara içmek yasak.
havan batsin.
|
|
Yazar |
|
henryletham
Kayıt: 25.04.2008 |
|
rcpdmrbs yazdi | siyaset yapacaksanız siyaset başlığına gidin lütfen.
ülkenin demookratikliğine gelince demokrasisini çok övdüğünüz avrupada bile pek çok ülkede kapalı alanlarda sigara içmek yasak. |
Ben avrupayı övdüğümü flan hatırlamıyorum.
Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan
daha güzeldir..çünkü insan ba?ar?s?zl???n?
belgeler.
|
|
Yazar |
|
ozkan006
adana
banlandı
Kayıt: 02.11.2006 |
|
TÜTÜN KARŞITLIĞI: SAĞLIK İÇİN Mİ?
Tütün ve başta sigara olmak üzere her türden tütün ürünlerinin kullananların sağlığında ciddi ve çoğu zaman onulmaz hasarlara neden olduğu artık bilimsel bir gerçektir. Tütün kullanımının özellikle erkeklerde ‘küçük hücreli akciğer kanseri’ oluşumunda en önemli risk etkeni olduğu kanıtlanmıştır. Aynı şekilde tütün kullanımının kalp ve damar hastalıkları oluşma riskini artırdığı da bilinmektedir. Gebelikte tütün kullanımının düşük doğum ağırlığına neden olduğu da kesin bir gerçektir.
Tütün kullanımın insan sağlığına zararlı olduğu son elli yılın araştırmalarıyla artık tartışılmaz bir gerçek olmuştur. Olmuştur ama tütün karşıtı kampanya, uygulama ve yasaların doğrudan insan sağlığını düşünerek başlatıldığı çok tartışmalıdır.
İLK TÜTÜN YASAKLARI
Dünyada tütünün kullanımının ilk yasaklanması Britanya ve Osmanlı İmparatorluğu’nda olmuştur. Her ikisinin gerekçesi de sağlık değildir. Britanya Kralı I. James 1602 yılında Britanya’da önce tütün kullanımını yasaklamak istemiş, baş edemediğinde ise tütün vergilerini 4000 kat artırarak, denetim sağlamaya çalışmıştır. James’in yasağının ardında da Yeni dünya’dan gelen ticareti denetleme arzusu olduğu düşünülmektedir. 1633 yılında IV. Murat tütün kullanımını yasaklamış ve içenlerin başının kesileceğini buyurmuştur. İlk gün 18 kişinin başının kesildiği rivayet edilmektedir. IV. Murat’ın tütünü yasaklamasının ardında nerdeyse tümüyle ahşap evlerden oluşan İstanbul’daki yangınlarının tütün kullanımına bağlanması olduğu düşünülmektedir. Bu yasak 10 yıl sürmüştür.
On yedinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar tütün endüstrisi ve tütün bağımlılığı dünyada büyük bir hızla artmış, bu dönem boyunca tütünün insan sağlığına zararlı olup olmadığı hep tartışmalı olmuştur.
Ancak bu üç yüzyıl boyunca tütün endüstrisi ve tütün vergilerinin, imparatorluklar ve devletler için en önemli gelir kaynaklarından biri olması, değişmemiştir. Tütün tarımı kırsal alanda büyük bir istihdam ve gelir kaynağıdır. Ama tütünden asıl vazgeçemeyen devlet hazineleridir.
DEVLETİN PARADOKSU
Tütün karşıtı kampanyalar bir yandan devlet destekli yürütülür ama diğer yandan tütün ürünlerinin çok yüksek vergileri hemen tüm devletlerin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Yalnızca vergi üzerinden elde edilen gelir dışında tütün endüstrisindeki iş gücü istihdamı da devlet için çok derece karlıdır.
NAZİLER: İLK TÜTÜN KARŞITLARI
Naziler 1930’lu yıllarda dünyanın en güçlü ve yaygın sigara karşıtı kampanyasını yürütmüşlerdir. Nazi doktorları ve askeri liderleri tütünün “ırk” için zararlı olmasından endişeleniyorlardı. Çok sayıda Nazi lideri tütün karşıtlığını seslendiriyorlardı. İlgi çekici olarak II. Dünya Savaşı yıllarının liderlerinden Churchill, Stalin ve Roosevelt ağır birer tütün bağımlısıyken, Hitler, Mussolini ve Franko tütün karşıtıydılar. Sert bir tütün karşıtı olan Hitler, tütünün, Kızılderili’nin kendisini alkole alıştıran beyaz adama yönelik misillemesi olduğunu düşünüyordu ve Almanya’da Nazizmin başarılı olmasının yolunun tütünün bırakılmasından geçtiğini söylüyordu.
Ancak Nazilerin sert tütün karşıtı kampanyaları ters tepmiştir. İlk 6 yıl Almanya’da tütün kullanımı dramatik bir şekilde artmıştır. Öyle ki aynı dönemde çok daha yumuşak bir tütün karşıtlığının uygulandığı Fransa’da tütün kullanımı çok daha az artmıştır. Bu farkı bazı tarihçiler Nazi düşüncesine yönelik edilgen bir kültürel direniş olarak yorumlamışlardır.
Aynı dönemde tütün üreticileri de çok güçlü, etkin ve sinsi bir tütün yanlısı program yürütmüşlerdir. Tütün karşıtları tütün endüstrisinin Amerikan tarzı tanıtım teknikleri karşısında başarısız kalmaktan çok yakınmışlardır. Örneğin tütün karşıtlığı Almanya askeri liderlerinde kuvvetliyken SA (Nazi milisleri) markasıyla sigara üretmişlerdir. Çok sayıda tütün karşıtı propogandaya karşı olan dergilerin yayınlanmasını sağlamışlardır.
1939 yılından sonra Nazi tütün karşıtlığı daha da şiddetlenmiş, önce resmi dairelerde sigara içimi yasaklanmış ardından hastaneler, kamu binaları ve huzurevlerinde sigara kullanımı yasaklanmıştır. Himmler polisler SS görevlileri ve diğer resmi görevlilerin üniformalı ve görevdeyken sigara içmelerini yasaklamıştır. Bu dönem sigara tüketiminin artık azalmaya başladığı dönemdir. 1941 yılında Almanya’nın 60 kentinde sokakta sigara içmek yasaklanmıştır. Aynı dönem gebe ya da 25 yaşından küçük kadınlara sigara kuponu verilmesi ve restoranlarda kadınlara sigara satışı yasaklanmıştır. 1944 yılında ise tüm tren ve otobüslerde sigara içimi yasaklanmıştır.
BAŞARISIZ TÜTÜN KARŞITLIĞI
Özellikle 1950’li yıllarda yapılan kontrollü bilimsel çalışmalar tütünün içenin sağlığına ciddi zararlar verme riski olduğunu kesinlikle gösterdi. Elli yıllardan sonra seksenlere kadar tütün karşıtı kampanyalar daha çok sağlık örgütleri ve bilimciler eliyle yürütülmekteydi. Ancak başta çok güçlü ve kaynakları zengin olan tütün üreticileri bu kampanyaların başarılı olmasını hep engelledi ve tüm dünyada tütün kullanımı sürekli arttı.
Sinema filmlerinden, popüler ikonlara, edebiyattan medya reklamlarına kadar tütün endüstrisi her alanda tütün kullanımını özendiren, kışkırtan ve bir kimlik imgesi haline getiren çalışmalarını sistemli ve büyük paralar harcayarak yürütüyordu. Bu güçlü tütün yanlısı lobi karşısında sağlık alanındaki bilimcilerin “tütün sizi öldürür” uyarılarının hemen hiçbir etkisi yoktu. Sonra seksenler geldi.
80’LER: ‘TÜTÜN İÇEN SENİ ÖLDÜRÜR’
1980’li yıllarla birlikte tütün karşıtı kampanyalar sağlık bilimcilerden çok sivil toplum kuruluşları ve doğrudan devlet eliyle yürütülmeye başlandı. Bu dönemde tütün karşıtı kampanyaların temel sloganı dramatik bir değişim gösterdi. O zamana kadar tütün karşıtı kampanyalar kullanıcıya yönelik ve onun sağlığının bozulacağı uyarıları temelinde yürütülürdü. Seksenlerden sonra ise tütün karşıtı kampanyaların hedef kitlesi ve sloganı değişti. Artık “içersen ölürsün yerine içen seni öldürüyor” sloganı öne çıkarılmaya başlandı. Buna eşlik eden tütün içenlerin ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi hak ettikleri yayılmaya başlandı. Toplumun ırkçı eğilimleri için tütün bağımlıları kolay ve savunmasız bir hedef haline geldiler. O güne kadar tütün içersen ölürsün uyarısından hiç etkilenmeyen insanlar, başkası içerek ve dumanını senin soluduğun havaya üfleyerek seni öldürüyor sloganının ırkçı büyüsüne bayıldılar.
Ardından tütünün, yoksullar, göçmenler, serserilerin az gelişmiş ülkelerden gelenlerin kullandığı bir madde olduğu ve bu toplumun düşük insanlarının içtikleri tütünle havayı kirleterek “beyazların” sağlığını tehlikeye attıkları fikri hızla yayıldı. Tütün kullanımı bir dışlama ve aşağılama sembolü haline geldi. Örneğin Avrupa’nın tütün kullanımının en yaygın olduğu ülkelerinden biri olan Hollanda’da “Türk gibi sigara içmek” deyimi son derece popüler bir aşağılama deyimi olarak kullanılmaktadır.
MODERN IRKÇILIK VE DİSİPLİN ARACI
Devletler bir yandan tütün karşıtı kampanyaları otoriter yöntemlerle yürütür ve bir çeşit toplumsal denetim aracı olarak kullanırlarken diğer yandan tütün ürünleri tüketiminin sağladığı vergi gelirlerinin azalmasını istemez.
Tüm dünyada tütün kullanımından çok daha tehlikeli birçok besin, hayat tarzı ve uygulama vardır. Ancak bunlardan hiç birine tütün karşıtı kampanyaların ırkçı, dışlayıcı sloganlarıyla yaklaşılmaz. Amerikan şişmanlığı bugün tütünün yol açtığı sağlık sorunlarından çok daha büyük sağlık sorunlarına yol açmakta ve üstelik şişmanlık yine tütün kullanımı gibi dışlayıcı, aşağılayıcı bir ırkçılıkla aşağılanmaktadır. Ancak ne bir sivil toplum kuruluşunun ne de devletlerin aklına “fast food”u, transyağları ya da kızartmaları yasaklamak gelmemektedir. Dahası şişmanlarda aşağılanmakta ancak şişmanlıkla kendi başlarını derde sokmaktan başka diğer insanlara bir zarar vermedikleri düşünülmektedir. Oysa tütün kullanıcılarının sadece kendilerine değil “kirlettikleri hava” ile başkalarının da sağlığını bozdukları savunulmaktadır. İşin garibi tütün dumanına pasif olarak maruz kalmanın içmeyenlerde hastalık riskini ne ölçüde artırdığı bilimsel yönden henüz tartışmalıdır. Evet tütün zararlı bir maddedir ancak bu gün bilinen, içene kesinlikle zarar verdiğidir. Yoksa açık havada ya da havalandırması iyi yapılmış kapalı mekanlarda kullanımının içmeyenlere zarar verip vermediği tartışmalıdır.
TEMİZ HAVA HAREKETİ NEYİ TEMİZLER?
Türkiye’de şimdi güncel olan tütün yasağı ve tütün karşıtı kampanya hem Nazi tütün karşıtlığından hem de seksen sonrası ırkçı, düşmanlık yaratıcı tütün karşıtı kampanyalardan derin etkiler taşımaktadır. “Temiz havamızı kirletmelerine izin vermeyelim” sloganı düşmancıldır ve dışlayıcıdır.
Dincilerin düşmancıl tütün karşıtı kampanyalara sarılmalarının çok anlaşılır bir nedeni vardır. Alkol İslam dininde yasaklanmıştır ama tütünle ilgili bir bilgi yoktur. Oysa, Kuran’ın mümine zarar verme ilkesi, tütün içenin dumanıyla içmeyene zarar verdiği bilgisiyle örtüşmektedir. Alkolü bireysel bir günah olarak görüp kısmen de olsa göz yuman dinciler, tütünü ve kullananı, başkasına zarar verdiği için kesinlikle hoşgöremez.
Bugün sigara içenler havamızı ‘kirletiyor’; yarın havamızı kimlerin kirleteceğinden ve onları nasıl dışlayıp, aşağılayıp, cezalandıracağımızdan emin miyiz?
http://www.birgun.net/science_index.php?news_code=1212393060&year=2008&month=06&day=02
ne olur geri dönme..
|
|
Yazar |
|
henryletham
Kayıt: 25.04.2008 |
|
ozkan006 yazdi | TÜTÜN KARŞITLIĞI: SAĞLIK İÇİN Mİ?
Tütün ve başta sigara olmak üzere her türden tütün ürünlerinin kullananların sağlığında ciddi ve çoğu zaman onulmaz hasarlara neden olduğu artık bilimsel bir gerçektir. Tütün kullanımının özellikle erkeklerde ‘küçük hücreli akciğer kanseri’ oluşumunda en önemli risk etkeni olduğu kanıtlanmıştır. Aynı şekilde tütün kullanımının kalp ve damar hastalıkları oluşma riskini artırdığı da bilinmektedir. Gebelikte tütün kullanımının düşük doğum ağırlığına neden olduğu da kesin bir gerçektir.
Tütün kullanımın insan sağlığına zararlı olduğu son elli yılın araştırmalarıyla artık tartışılmaz bir gerçek olmuştur. Olmuştur ama tütün karşıtı kampanya, uygulama ve yasaların doğrudan insan sağlığını düşünerek başlatıldığı çok tartışmalıdır.
İLK TÜTÜN YASAKLARI
Dünyada tütünün kullanımının ilk yasaklanması Britanya ve Osmanlı İmparatorluğu’nda olmuştur. Her ikisinin gerekçesi de sağlık değildir. Britanya Kralı I. James 1602 yılında Britanya’da önce tütün kullanımını yasaklamak istemiş, baş edemediğinde ise tütün vergilerini 4000 kat artırarak, denetim sağlamaya çalışmıştır. James’in yasağının ardında da Yeni dünya’dan gelen ticareti denetleme arzusu olduğu düşünülmektedir. 1633 yılında IV. Murat tütün kullanımını yasaklamış ve içenlerin başının kesileceğini buyurmuştur. İlk gün 18 kişinin başının kesildiği rivayet edilmektedir. IV. Murat’ın tütünü yasaklamasının ardında nerdeyse tümüyle ahşap evlerden oluşan İstanbul’daki yangınlarının tütün kullanımına bağlanması olduğu düşünülmektedir. Bu yasak 10 yıl sürmüştür.
On yedinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar tütün endüstrisi ve tütün bağımlılığı dünyada büyük bir hızla artmış, bu dönem boyunca tütünün insan sağlığına zararlı olup olmadığı hep tartışmalı olmuştur.
Ancak bu üç yüzyıl boyunca tütün endüstrisi ve tütün vergilerinin, imparatorluklar ve devletler için en önemli gelir kaynaklarından biri olması, değişmemiştir. Tütün tarımı kırsal alanda büyük bir istihdam ve gelir kaynağıdır. Ama tütünden asıl vazgeçemeyen devlet hazineleridir.
DEVLETİN PARADOKSU
Tütün karşıtı kampanyalar bir yandan devlet destekli yürütülür ama diğer yandan tütün ürünlerinin çok yüksek vergileri hemen tüm devletlerin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Yalnızca vergi üzerinden elde edilen gelir dışında tütün endüstrisindeki iş gücü istihdamı da devlet için çok derece karlıdır.
NAZİLER: İLK TÜTÜN KARŞITLARI
Naziler 1930’lu yıllarda dünyanın en güçlü ve yaygın sigara karşıtı kampanyasını yürütmüşlerdir. Nazi doktorları ve askeri liderleri tütünün “ırk” için zararlı olmasından endişeleniyorlardı. Çok sayıda Nazi lideri tütün karşıtlığını seslendiriyorlardı. İlgi çekici olarak II. Dünya Savaşı yıllarının liderlerinden Churchill, Stalin ve Roosevelt ağır birer tütün bağımlısıyken, Hitler, Mussolini ve Franko tütün karşıtıydılar. Sert bir tütün karşıtı olan Hitler, tütünün, Kızılderili’nin kendisini alkole alıştıran beyaz adama yönelik misillemesi olduğunu düşünüyordu ve Almanya’da Nazizmin başarılı olmasının yolunun tütünün bırakılmasından geçtiğini söylüyordu.
Ancak Nazilerin sert tütün karşıtı kampanyaları ters tepmiştir. İlk 6 yıl Almanya’da tütün kullanımı dramatik bir şekilde artmıştır. Öyle ki aynı dönemde çok daha yumuşak bir tütün karşıtlığının uygulandığı Fransa’da tütün kullanımı çok daha az artmıştır. Bu farkı bazı tarihçiler Nazi düşüncesine yönelik edilgen bir kültürel direniş olarak yorumlamışlardır.
Aynı dönemde tütün üreticileri de çok güçlü, etkin ve sinsi bir tütün yanlısı program yürütmüşlerdir. Tütün karşıtları tütün endüstrisinin Amerikan tarzı tanıtım teknikleri karşısında başarısız kalmaktan çok yakınmışlardır. Örneğin tütün karşıtlığı Almanya askeri liderlerinde kuvvetliyken SA (Nazi milisleri) markasıyla sigara üretmişlerdir. Çok sayıda tütün karşıtı propogandaya karşı olan dergilerin yayınlanmasını sağlamışlardır.
1939 yılından sonra Nazi tütün karşıtlığı daha da şiddetlenmiş, önce resmi dairelerde sigara içimi yasaklanmış ardından hastaneler, kamu binaları ve huzurevlerinde sigara kullanımı yasaklanmıştır. Himmler polisler SS görevlileri ve diğer resmi görevlilerin üniformalı ve görevdeyken sigara içmelerini yasaklamıştır. Bu dönem sigara tüketiminin artık azalmaya başladığı dönemdir. 1941 yılında Almanya’nın 60 kentinde sokakta sigara içmek yasaklanmıştır. Aynı dönem gebe ya da 25 yaşından küçük kadınlara sigara kuponu verilmesi ve restoranlarda kadınlara sigara satışı yasaklanmıştır. 1944 yılında ise tüm tren ve otobüslerde sigara içimi yasaklanmıştır.
BAŞARISIZ TÜTÜN KARŞITLIĞI
Özellikle 1950’li yıllarda yapılan kontrollü bilimsel çalışmalar tütünün içenin sağlığına ciddi zararlar verme riski olduğunu kesinlikle gösterdi. Elli yıllardan sonra seksenlere kadar tütün karşıtı kampanyalar daha çok sağlık örgütleri ve bilimciler eliyle yürütülmekteydi. Ancak başta çok güçlü ve kaynakları zengin olan tütün üreticileri bu kampanyaların başarılı olmasını hep engelledi ve tüm dünyada tütün kullanımı sürekli arttı.
Sinema filmlerinden, popüler ikonlara, edebiyattan medya reklamlarına kadar tütün endüstrisi her alanda tütün kullanımını özendiren, kışkırtan ve bir kimlik imgesi haline getiren çalışmalarını sistemli ve büyük paralar harcayarak yürütüyordu. Bu güçlü tütün yanlısı lobi karşısında sağlık alanındaki bilimcilerin “tütün sizi öldürür” uyarılarının hemen hiçbir etkisi yoktu. Sonra seksenler geldi.
80’LER: ‘TÜTÜN İÇEN SENİ ÖLDÜRÜR’
1980’li yıllarla birlikte tütün karşıtı kampanyalar sağlık bilimcilerden çok sivil toplum kuruluşları ve doğrudan devlet eliyle yürütülmeye başlandı. Bu dönemde tütün karşıtı kampanyaların temel sloganı dramatik bir değişim gösterdi. O zamana kadar tütün karşıtı kampanyalar kullanıcıya yönelik ve onun sağlığının bozulacağı uyarıları temelinde yürütülürdü. Seksenlerden sonra ise tütün karşıtı kampanyaların hedef kitlesi ve sloganı değişti. Artık “içersen ölürsün yerine içen seni öldürüyor” sloganı öne çıkarılmaya başlandı. Buna eşlik eden tütün içenlerin ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi hak ettikleri yayılmaya başlandı. Toplumun ırkçı eğilimleri için tütün bağımlıları kolay ve savunmasız bir hedef haline geldiler. O güne kadar tütün içersen ölürsün uyarısından hiç etkilenmeyen insanlar, başkası içerek ve dumanını senin soluduğun havaya üfleyerek seni öldürüyor sloganının ırkçı büyüsüne bayıldılar.
Ardından tütünün, yoksullar, göçmenler, serserilerin az gelişmiş ülkelerden gelenlerin kullandığı bir madde olduğu ve bu toplumun düşük insanlarının içtikleri tütünle havayı kirleterek “beyazların” sağlığını tehlikeye attıkları fikri hızla yayıldı. Tütün kullanımı bir dışlama ve aşağılama sembolü haline geldi. Örneğin Avrupa’nın tütün kullanımının en yaygın olduğu ülkelerinden biri olan Hollanda’da “Türk gibi sigara içmek” deyimi son derece popüler bir aşağılama deyimi olarak kullanılmaktadır.
MODERN IRKÇILIK VE DİSİPLİN ARACI
Devletler bir yandan tütün karşıtı kampanyaları otoriter yöntemlerle yürütür ve bir çeşit toplumsal denetim aracı olarak kullanırlarken diğer yandan tütün ürünleri tüketiminin sağladığı vergi gelirlerinin azalmasını istemez.
Tüm dünyada tütün kullanımından çok daha tehlikeli birçok besin, hayat tarzı ve uygulama vardır. Ancak bunlardan hiç birine tütün karşıtı kampanyaların ırkçı, dışlayıcı sloganlarıyla yaklaşılmaz. Amerikan şişmanlığı bugün tütünün yol açtığı sağlık sorunlarından çok daha büyük sağlık sorunlarına yol açmakta ve üstelik şişmanlık yine tütün kullanımı gibi dışlayıcı, aşağılayıcı bir ırkçılıkla aşağılanmaktadır. Ancak ne bir sivil toplum kuruluşunun ne de devletlerin aklına “fast food”u, transyağları ya da kızartmaları yasaklamak gelmemektedir. Dahası şişmanlarda aşağılanmakta ancak şişmanlıkla kendi başlarını derde sokmaktan başka diğer insanlara bir zarar vermedikleri düşünülmektedir. Oysa tütün kullanıcılarının sadece kendilerine değil “kirlettikleri hava” ile başkalarının da sağlığını bozdukları savunulmaktadır. İşin garibi tütün dumanına pasif olarak maruz kalmanın içmeyenlerde hastalık riskini ne ölçüde artırdığı bilimsel yönden henüz tartışmalıdır. Evet tütün zararlı bir maddedir ancak bu gün bilinen, içene kesinlikle zarar verdiğidir. Yoksa açık havada ya da havalandırması iyi yapılmış kapalı mekanlarda kullanımının içmeyenlere zarar verip vermediği tartışmalıdır.
TEMİZ HAVA HAREKETİ NEYİ TEMİZLER?
Türkiye’de şimdi güncel olan tütün yasağı ve tütün karşıtı kampanya hem Nazi tütün karşıtlığından hem de seksen sonrası ırkçı, düşmanlık yaratıcı tütün karşıtı kampanyalardan derin etkiler taşımaktadır. “Temiz havamızı kirletmelerine izin vermeyelim” sloganı düşmancıldır ve dışlayıcıdır.
Dincilerin düşmancıl tütün karşıtı kampanyalara sarılmalarının çok anlaşılır bir nedeni vardır. Alkol İslam dininde yasaklanmıştır ama tütünle ilgili bir bilgi yoktur. Oysa, Kuran’ın mümine zarar verme ilkesi, tütün içenin dumanıyla içmeyene zarar verdiği bilgisiyle örtüşmektedir. Alkolü bireysel bir günah olarak görüp kısmen de olsa göz yuman dinciler, tütünü ve kullananı, başkasına zarar verdiği için kesinlikle hoşgöremez.
Bugün sigara içenler havamızı ‘kirletiyor’; yarın havamızı kimlerin kirleteceğinden ve onları nasıl dışlayıp, aşağılayıp, cezalandıracağımızdan emin miyiz?
http://www.birgun.net/science_index.php?news_code=1212393060&year=2008&month=06&day=02
|
Verdiğin bilgi için teşekkür ederiz.
Kötü sanat trajik olarak iyi sanattan
daha güzeldir..çünkü insan ba?ar?s?zl???n?
belgeler.
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|
| | | | | | | | | | | |