Konuyu görüntüle |
Yazar |
|
nihat
Terasus
Kayıt: 18.01.2006 |
|
Kaptan Bravo
Günün birinde açık denizlerde yol alırken, gözcü seslenmiş direğin
tepesinden,
"heyyoooo, uzakta bir korsan gemisi göründüüüüüü...."
Bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış.
Kaptan Bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş,
"Bana kırmızı gömleğimi getirin."
Yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş...
Bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları
yenmiş...
Daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş
uzaklarda...
Kaptan Bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman
etmiş.
O akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken,
adamlardan biri kaptana sormuş:
"Kaptanım, niye savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz,
çok merak ettik de, bağışlayın sormakla bir kusur ediyorsam..."
Bravo soruyu cevaplamış:
"Şundan istiyorum evladım...
Eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez,
böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz."
Ortalığı bir sessizlik kaplamış, sadece denizin şıpırtısı ve rüzgarın
yelkenlere dokunuşu duyuluyormus...
Adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm be
de güm atıyormuş...
Şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam ON korsan gemisinin
yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş.
Mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık
alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.
Kaptan Bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış,
sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
"Kahverengi pantolonumu getirin bana"
|
|
Yazar |
|
mustafa
Istanbul
Kayıt: 07.01.2006 |
|
kayserilinin eşeği
Malum zamanların birinde KAYSERİ'DE Amerikalıların yardımı ile karayolu
çalışmaları yapılıyormuş.
Bölgeye yakın bir köyde de Köylüler bir patika yolu yapıyorlarmış.
Bunun için bir eşeği tepeye doğru kovalayıp onun geçtiği yeri sertleştirerek
yolu tamamlıyorlarmış.
Malum hayvan içgüdüsel olarak hedefe doğru en az yorucu yolu seçer ya!...
Bu köylüler, O sırada orada vazifeli olan bir Amerikalı mühendisin dikkatini
çekmiş.
Mühendis olanları merak ederek tercümanı -ya da karayolu projesinin bir Türk
Yetkilisi-ile yanlarına gitmiş
-"Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz burada böyle?"
İçlerinden en uyanık olanı;
-"Yol yapıyoz" diye cevap vermiş.
-"E, bu eşek ne işe yarıyor?"
Köylü genel işlem sırasını şöyle bir anlatmış. Eşeğin yolun nereden
geçeceğine karar verdiğini söylemiş.
Amerikalı mühendis çok ilginç bulduğu bu fikre yerlere yatmış gülmekten:
-"Eee...Eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?"
-"O zaman Amerika'dan mühendis getirtiyoruz!!!!!"
|
|
Yazar |
|
dilsatsagin
BURSA
Kayıt: 17.01.2006 |
|
1.
İki arkadaş yıllar sonra buluşurlar. Biri diğerine "evlendin mi der"
arkadaşı cevap verir: Ne kızlar buldum ama hiçbirini anneme begendiremedim der. En son gecen yıl bir tane kız buldum. Sanki annemin kopyası idi anneme cok benziyordu.
Annem begendi fakat onu da BABAM istemedi maalesef........
2.
Adamın biri arkadasına ben istesem sag gözümü ısırırım der. Arkadası hadi be der.Digeri iddaya girelim der. 10 Ytl ye anlaşırlar. Adam sag gözünü(TAKMA) cıkarır ve onu ısırır. Sonra ben istesem digerini de ısırırım der. Arkadası yok be digeri de takma olamaz olsa nasıl gorecek der. Bu sefer 20 ytl ye iddaya girerler. Arkadası Dişlerini cıkarır ve sol gozunu de ısırır.......
|
|
Yazar |
|
kellad
istanbul
Kayıt: 21.01.2006 |
|
3 astranot uzaya gidecek. Bunlardan biri Alman biri İngiliz biri de bizim Temel. Bunlar yıllarca gelmiyecekleri için en önemli ihtiyaclarını sorarlar. Alman bana sarışın, esmer, kumral hatun der. İngiliz bana bol bol içki der. Bizim Temel baaa bol bol cigara der. İstekler temin edilip uzaya fırlatılırlar. Aradan yıllar geçer 3 astronot geri dönüyorlar. Tabi aileler merakla bekliyor. Önce Alman iniyor dalyan gibi Alman olmuş iğne iplik. Sonra İngiliz iniyor adam zil zorna sarhoş. Tabi ki sıra Temele geliyor. Temel kapıda görünür görünmez bi fırlıyor ağzında cigarayla: - "Allahını seven baaa ateş versuuun."
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Decompiling the code of universe.
Listening the cosmic background radiation.
Swimming in Inter Stellar Medium.
|
|
Yazar |
|
hasan
Kayıt: 10.02.2006 |
|
Tilki ormanda gezmektedir. bir ağacın dalında
asili bir geyik budu görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra
kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi... Tilkiye sorar "ne
yapıyorsun dostum"
Tilki cevap verir "hiç... yatıyorum" -Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir ;
"BU GÜN ORUCUM"
Kurt kendinden emin ;
"Ben yiyeyim o zaman"
Tilki "Buyur afiyet olsun" der.
Kurt but 'a uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz duman kurt yaralı
hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye baslar.
Bunu gören kurt ;
"LAN SEREFSIZ HANI ORUCTUN"
Tilki pişkin pişkin ;
"Biraz önce top patladı duymadın mı ?" der....
|
|
Yazar |
|
reccae
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006 |
|
Adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir
- Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim"
Adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar. Kurbağa tekrar dile gelir
- Eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım, ve seninle 1 hafta kalmaya razıyım.
Adam kurbağayı cebinden çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden cebine koyar.
Kurbağa yalvarmaya başlar
- Eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi yaparım
Adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar
Sonunda kurbağa dayanamaz
- Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi yapacağımı söyledim. Neden beni öpmüyorsun?
Sonunda adam konuşur
- Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor.
insa ettigim binanin cimentosu kelâm
|
|
Yazar |
|
reccae
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006 |
|
sabri hocca buna benzer bi fıkrayı her sen lineer dersinde anlatır
gerçi o matematikç kullanıyo ama burda mühendis var
Yönetici ve Mühendis
Buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri bir gun New York uzerinde balonla dolasmaya cikar. Aksilik bu ya, pusulasini asagiya dusurur ve kaybolur. Inmek icin uygun bir yer ararken bir gokdelenin tepesinde sigara icen bir adam gorur ve alcalir.
"Pardon. Ben neredeyim acaba?" diye sorar.
"Yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icindesin" der adam.
Yonetici sinirlenir:
"Sen muhendissin degil mi?" diye sorar.
"Evet." der adam. "Nereden bildin?"
"Cunku basim belada ve sana bir soru soruyorum. Verdigin cevap 100% dogru fakat hic bir isime yaramiyor."
"Sen de yoneticisin degil mi?"
"Evet sen nereden bildin?"
"Cunku yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun. Pusulan yok, berbat durumdasin. Fakat bu simdi benim sucum oldu."
insa ettigim binanin cimentosu kelâm
|
|
Yazar |
|
tweener
istanbul
Kayıt: 25.09.2006 |
|
Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak, öpmek.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış.. "Bana sultanin memelerini koklat.. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş.. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı ise..Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı, büyücü karşımı bir kadın varmış.. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, Kraliçenin o gün banyodan sonra giyeceği korseye iyice sürmüş.. Sultan çıplak tenine korseyi takınca, losyon etkisini hemen göstermiş.Memeleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış.. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar.. Kraliçe acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek.. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, her şeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmet’in dili.. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer izin verirseniz" demiş.. Padişah çaresiz çağırmış Ahmet’i hareme.. Ahmet bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş... Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış.. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın.. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına.. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün ayni yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş..
Mavi sularinda okyanusun bir minik SADAKAT ?
Yeni bir baharin koynunda koca bir IHANET?
|
|
Yazar |
|
krykts
Kayıt: 14.01.2006 |
|
Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar:
"İnfaz edilirken yukarı mı aşağı mı bakmayı tercih edersin?"
Papaz cevap verir:
"Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur."
Papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı kesilir ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir.
Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır.
En son sıra mühendistedir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir.
Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:
"Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım."
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|
| | | | | | | | |