Yazar |
|
firtina
Kayıt: 02.04.2007 |
|
hayatta herşey ispatlanacak diye bişey yoktur.İnsan oğlu aklı,aşkı göremiyor ama illa ispatlanmalı demiyor.İnsanın bi düşünme kapasitesi var neyin ne olduğunu akıl yolu ile bulabilir.yaratılış ta böyledir.
(haşa ) diyelim ki canlılar tesadüf eseri oluştu.Bir kere oluşabildi ise bunu bi kez daha başarabilirler öyle değil mi.İşte diyorlar ki havadaki azot,karbon gibi maddeler birleşti ilk organizmayı oluşturdu.O zaman ben diyorum ki bilim bu kadar geliştiğine göre o karışımı bir kez daha elde edebilirler öyle değil mi.Niye bunca sene hala bitane bile yapmayı beceremediler.Çünkü dedikleri gibi bişey hiçbir zaman olmadıda ondan.
bide evrim diye bişey yoktur.O sizin dediğiniz dna lardaki değişime mutasyon denir dikkatinizi çekeyim.Mutasyon hiçbir zaman canlılar üzerinde olumlu bir etki yapmamıştır.Aksine doğallığından uzak acaip yaratıklar ortaya çıkarmıştır.
son bi not olarak burada birbirimizi morartmaya değil doğruları bulmaya çalışalım aksi halde boşuna cedelleşmiş oluruz.Hiç kimse bi menfaat elde etmiş olmaz.
Saygılarımla İ.E.Y.
Susmak en guzel imzadir...
|
|
Yazar |
|
serdar5
Kayıt: 12.02.2006 |
|
clairvoyant yazdi | Yaşamın kaynağını evrim teorisi gibi kuramlar nasıl tam olarak açıklayamıyorsa, yaratılış teorisi de aynı niteliktedir; yaratılış da ispatlanmamıştır. Yaşamın bir raslantı olamayacak kadar düzenli olması, bunu akıllı bir gücün başlattığını ispatlamaz. Bu soruya bir cevap bulunamadığı için bir yaratıcının varlığına inanılabilir (örneğin ben inanıyorum) ama bu sadece inanmakla kalır, bilimsel bir nitelik taşımaz. Kutsal kitapların bu tip şeyler yazması, bunların objektif açıdan gerçek olduğunun ispatı değildir. Sadece o kitaplara inananların inandıkları subjektif kavramlardır. Konuyu iyice dine bulaştırırsanız; daha yaratıcının varlığı bile bilimsel olarak ispatlanmamıştır. Yani tanrının varlığı bile sedece bir inançtan, bu inancın sağladığı bir iddiadan ibarettir. Yine kutsal kitaplarda yazan ve bilim ile örtüşen ve bilime ön ayak olduğu düşünülen bazı kavramların oluşu; o kitaplarda diğer konularla ilgili yazan şeylerin de bilimsel nitelik taşıdığı anlamına gelmez. Sadece inanılır.
Yani iki karşıt kuramın da net bir ispatı yoktur henüz. İnanç ile bilimi bağdaştırmakta ısar etmeyin. Bu yazdıklarımı dine ya da tanrıya saldırı olarak görenler varsa, bu tarz kişilerin gerçek amaçlarının ne olduğu ya da bu konuda ne kadar aciz oldukları açıkça ortaya çıkar. Koşulu sağlamayanlar alınmasın lütfen. Saygılarımla. |
şafak arkadaşımıza harfiyen katılıyorum.ben iki tarafı da savunmuyorum ama aklı selim bi insan olarak düşünüyorumda yaradılış diye birşey saçma olabilir öyle düşünenler çıkabilir bu da bilimsel açıdan normaldir ama bu kadar müthiş bi düzenin ki eyer bu evrende yalnız değilsek bizim gibi diyer gezegenlerdede hayat varsa bütün bu düzenin de bir rastlantı sonucu oluştuğunu düşünmek yaradılıştan kat be kat daha saçma olmazmı.sanırım içimizi rahatlatacak yeni araştırmaların veya teorilerin ortaya çıkmasını bekleyeceğiz buna ömrümüz yetermi sorusunun cevabı ise pek de zor değil.herkeze saygılar sevgiler.
Kanit gösterilmeden yapilmis bir iddiayi çürütmek için kanita ihtiyaç yoktur
|
|
Yazar |
|
snayper
Kayıt: 24.02.2006 |
|
PROF. MEHMET BAYRAKTAR'LA YAPILAN SÖYLEŞİ:
- 'İslam'da Evrimci Yaratılış Teorisi' adlı kitabınız, sanılanın aksine evrim düşüncesinin İslam'da oldukça kabul gören bir teori olduğunu ortaya koyuyor. Evrimin, İslam'da zamanla geri plana itilmesinin kökeni nedir?
Sadece evrim teorisiyle ilgili değil, günümüzde var olan bilimsel hatta sosyal alanlarda Müslümanlar maalesef bilim adamlarının zamanında söyledikleri birçok şeyi unutmuş durumda. Bu, genel olarak "İslam dünyası neden geri kaldı" sorusuyla bağlantılı olarak ele alınabilir. Doğru bilgiye ilim denilmesi zamanla yıprandı, dolayısıyla Müslümanlar genel malumatlara, kulaktan kulağa aktarılan bilgilere ilim demeye başladılar. Bu, İslam dünyasının en temel çöküş nedenlerinden biridir. Bu durum, bilimin İslam dünyasında siyasallaştırılması, bilimin İslam dünyasında siyasetin bir aracı olarak görülmesi olayıdır. Dolayısıyla, malumatların, hurafelerin İslam'da yer bulması, evrim teorisine karşı da reaksiyonu getirdi. Oysa, Müslümanlıkta ciddi bir evrim geleneği vardır. Bazı Müslüman düşünürler bugün evrim düşüncesi diyebileceğimiz ve Darwinizm ile paralellik arz ettiğini söyleyebileceğimiz görüşler ortaya atmışlardır. Kuran ayetlerine dayanarak ortaya atılan bir evrim teorisi oluşturmuşlardır. İslam dünyasında var olan evrimci diyebileceğimiz teori buradan doğmuştu: Kuran'daki yaratılışla ilgili ayetlerin daha bilimsel bir yorumundan ibarettir diyebiliriz.
- Peki İslam'daki evrim karşıtlığı nasıl gelişti?
İslam'da evrime karşı olmak Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisiyle gelişmiştir. Çünkü Evrim Teorisi, Hıristiyanlık teolojisini temelden sarsan bir teoridir. Müslümanların ise evrimden gocunacak bir yanları yok. Ama Müslümanlar, Hıristiyanların etkisinde kalarak bugün bu teoriye karşı durmaktadır. Hıristiyanlar, Tanrı'yı insan kabul ettikleri için, eğer insan maymundan türemişse; bu, dolaylı ya da doğrudan Tanrı'nın da maymundan gelmiş olabileceği görüşünü ortaya çıkaracağı için, evrime karşıdır. Bu nedenle akide olarak çok ters bir durum onlar için. İslam da bundan dolaylı etkilendi, oysa bizi sarsacak bir şeye değildir evrim.
- Dolayısıyla maymundan geldiğimizi söyleminin İslam'la ters düşen bir yanı yok...
İslam âlimi Cahiz'in söylediği gibi bakacak olursak: "Allah dilediği zaman insanı maymundan, maymunu insandan yaratabilir." Bu, insanın illa maymun olması, maymunun insan olması anlamına gelmez. Bir ölçüde varoluşçu evrim ya da biyolojik evrimin oluşum sürecinde, evrim, basitten karmaşığa doğru ilerler. Dolayısıyla, bu süreçte bir safhada maymun, ondan sonra insan yaratılıyor. Bizzat maymunun insanlaşması değil de, bir çekirdeğin açılımı gibi bu süreci algılamak mümkün. Maymunda gizli olan insanlık tohumunun maymundan çıkarak insan olması şeklinde izah ediliyor örneğin bu süreç. Burada maymunu insan yapan da Allah; insanı da maymuna da dönüştürecek odur. Tanrı'nın yaratıcılığını kabul ettiğimiz müddetçe, insanın maymundan geldiğini söylemekte bir problem yoktur. İslam felsefesiyle, bilim tarihiyle yakından ilgili biri olarak ben de bu Müslüman evrimcilerin yaratılış görüşlerini şahsen kabul ediyorum. Yani, Allah'ın iradesini kabul ettiğimiz andan itibaren maymundan geldiğimizi kabul etmekte bir sakınca yoktur.
- Peki tüm bu görüşleriniz doğrultusunda Darwin'in görüşleri size ne kadar yakın?
Darwin'le uyuştuğumuz noktalar var. Darwin'le uyuşuyoruz yani. Darwin'le çok fazla ters düşecek bir nokta yok. Ancak bazı yeni Darwinciler, materyalist görüşleri doğrultusunda, evrimin Tanrı'nın iradesi dışında gerçekleştiğini söylüyorlar. Ters düşülecek tek nokta burasıdır. Evrenin yokken yaratıldığını ancak yaratma biçimin ve sürecinin evrim şeklinde olduğunu kabul ediyoruz biz ve bu noktada klasik Darwincilerle bir ayrılığımız söz konusu değil. Bu bağlamda, insan insan olmadan önce, gerçek anlamda bir insan yoktu. İnsana ait bilgiler Tanrı'da vardı ama insanın Adem olarak ortaya çıkışı zaman içinde, bir evrim geçirdikten sonra oldu. Bunu doğrudan maymunun insanlaşması olarak da, güneş ısısı altında bir çamurun ekmek mayalanır gibi mayalanması şeklinde de anlayabiliriz.
İLHAMİ GÜLER İLE YAPILAN SÖYLEŞİ
- Bize öğretilen ya da söylenen, evrimin sözcük olarak bile İslam'a dahil edilemeyeceğiydi. Fakat sizlerin öncülüğünde bunun doğru olmadığını görüyoruz. Bu kutuplaşmanın Türkiye için kaynağı neydi?
Bu, benim kişisel kanaatim, cumhuriyet kadrolarının biyoloji kitaplarında insandan söz edilen bölümlerde evren, bilimsel bir bilgiymiş gibi veriliyordu. Halk geleneğinde bildiğiniz gibi, Allah Adem'i yaratmıştır. Allah insanı kendi iradesiyle yaratmıştır. O düşünce şimdi de gelenekte yerleşmiş bir durumdur. Cumhuriyet dönemindeki bu pozitivist yaklaşım ile bilimi dinin yerine ikame etme anlayışı, Darwin teorisinin dinin alternatifi olarak konulmasına neden oldu. Denildi ki "Bizi Tanrı yaratmadı, din Tanrı tarafından yaratıldığımızı söyler oysa bilim insanın evrim süreci ile yaratıldığını iddia eder". Onu bir dini inanç gibi sundular. Halkın yerleşik tarihten getirdiği İslam inancı, dolayısıyla evrim teorisine tepki göstermesine yol açtı. Daha sonra biliyorsunuz, Marksist teorinin de Türkiye'de etkinleşmesi ve Darwin teorisini savunmasıyla, halk ile cumhuriyetin eğitim kadroları ve daha sonra komünist düşünceye sahip insanlar arasında evrim konusunda kutuplaşma oldu. Bu, dini bir çekişme halini aldı ve dolayısıyla bilimin konusu olmaktan tamamen çıkarıldı.
- Bu coğrafyada İslami kesimin evrimi savunan bir yaklaşımı ifade etmesinin yakın tarihte örnekleri var mı?
70'li yıllarda Süleyman Ateş, eski Diyanet İşleri Başkanı, fakültede bir dergide yazmıştı. Kuran'a dayanarak, yani Mehmet Bayrakdar İslam felsefecilerine, kelamcılara dayanarak söylemişti. Süleyman Ateş tamamen bunların dışında Kuran'a dayanarak, Adem'in yaratılışını konu etti. O, Sünni düşünceye göre "Allah eliyle heykel yaratır gibi Adem'e şekil veriyor, ondan sonra da ona birden bir ruh üflüyor. Ve Adem birden canlanıyor. İnsan haline geliyor" yaklaşımına karşı geleneksel Sünni dini akideyi eleştirdi. Bu yaratmanın böyle olmadığını, Adem'den önce de evrim sürecinin olduğunu; bu evrim sürecindeki insanlaşmayı, insan olma onurunu, insan olma şerefini ve dolayısıyla denenmeye ehliyetli bir hale gelmeyi ifade eden bir aşama, ara durum olduğu tarzında yorum yaptı.
- Size göre evrim ne?
Ben de Kuran'a baktığım zaman, Allah'ın yaratmasıyla evrim arasında geleneksel anlamda konulduğu gibi bir çelişki konulması gerektiği kanaatinde değilim. Evrimle yaratmayı Kuran'a söz konusu edilen 'halata' fiiliyle ifade edilen, yani yaratma anlamına gelen, bu yaratma fiilinin yoktan ve anlık olarak, yani Allah ağacı bir anda yarattı, kurbağayı bir anda yarattı, denizi bir anda, yani doğadaki organik ve inorganik olarak ayrı olan şeyleri bir anda yaratma tarzında değil de Kuran'ın geneline baktığımız zaman birçok ayetten Tanrı'nın bütün evreni ve dolayısıyla bu evrenin içinde de özellikle insanın yaşadığı dünyayı bir süre içerisinde, bir zaman içerisinde yarattığı şeklinde anlıyorum. Dolayısıyla burada evrimle yaratma eş süreç. Türkçesi açıkça evrimdir bu ifadenin. Tanrı'nın insanı yaratmasının bir evrim süreci içerisinde olduğu düşüncesini bir yorum olarak söylemekte herhangi bir sakınca görmüyorum.
- Öyleyse Adem Adem olmadan önce neydi?
Orada çok net bir şey yok açıkçası. Yani nasıl bir varlıktı? Belki insan altı bir varlıktı. Yani burada maymunlarla, maymun sülalesi dediğimiz varlıklarla aramızda bir türden türe geçiş tarzında bir şey olup olmadığını ben bilimsel olarak bilmiyorum. Ama ben her halükârda insanın bilinçli hale gelinceye kadar -insan altı diyelim- insan olma bilincini kullanması, dolayısıyla kendi dışındaki dünyanın şuuruna varma seviyesine gelmeden önce bir sürecin geçtiğini, dolayısıyla orada da bir evrim sürecinin ortaya çıkmış olabileceğini bir ihtimal olarak söylüyorum. Darwin teorisine göre -o aranın nasıl olması gerektiğine yönelik- birtakım insan öncesi varlıklara dair kalıntılar var.
- Öyleyse insan insan olmadan önce neye benziyordu?
Başka bir türden mi bu hale geldik, yoksa türün kendi içerisinde bir evrimi sonucunda mı bu hale geldik, o konuda ben çok net konuşamıyorum. Her halükârda insan olma, organlarımızın olması, bir kurbağanın, bir atın, bir sineğin sinek haline gelmesi, bir evrim sonucunda olduğu gibi, biz de canlı olduğumuz için onlarla aynı kategorideyiz. Bir kurbağanın kurbağa oluşuna geliş süreciyle insanın insan olma noktasına geliş süreci aynıdır. Canlıların son hallerini almaları sırasında bir evrim geçirdikleri kanaatindeyim ben. Kuran'da bir ayet var, diyor ki, "İnsan kendinden söz edilir bir hale gelinceye kadar aradan uzun bir zaman geçti." İnsan suresinin ilk ayetidir bu. O sürenin geçmesi neyi ifade ediyor? Tanrı orayı boş tutup da uzun bir boşluk döneminden sonra mı insanı birden ortaya çıkardı? Çok anlamsız bir şey. Tanrı'nın bir anda kendi iradesiyle, mesela " ol " demesiyle bir şeyin anında olması. Bu ayeti aslında biz yanlış yorumluyoruz. Bir ayet var, "Biz bir şeyi istediğimiz zaman ona "ol" deriz, o da olur" Yasin suresinde bir ayettir. Bu ayet, Kelam geleneğinde şöyle yorumlanır: Allah bir anda insanın olmasını istedi. Yoktan bir anda insan ortaya çıktı. Oysa bunu şöyle yorumlamak da mümkün: Tanrı bir şeyin olmasını istediği anda o olmaya başlar. "Yekûn" fiili oluşum ifade eder. Oluşmayı başlamayı ifade eder. Kainat oluşu ifade eden bir şey. Bir şeyin bir anda olmasını ifade eden bir şey değil. Süreci ifade ediyor, dolayısıyla evrimleşerek bir noktaya gelme süreci.
- Geleneksel İslam inancı bunları tartışmıyor ama...
Doğru, belli bir kesim tartışmıyor. Onlara göre, inanç olarak, akide olarak, şudur: Allah bir anda yaratmıştır. Evreni yaratmıştır, daha sonra da bunların içerisinde, dünya varlığı içerisinde bu gördüğümüz hayvanları ve insanları yaratmayı istemiştir. Onları yaratmıştır, bu çok fazla tartışılmaz. Tanrı bunu söylüyorsa, buna inanırsın ya da inanmazsın. Müslüman'a düşen inanmaktır. Ama ben diyorum ki, "Bir insanın Tanrı'nın yaratma işinin nasıl olduğunu son derece masum ve naif bir şekilde sorma ve bunun üzerine düşünce üretme hakkı vardır." Bu sorgulamayı Tanrı'ya karşı çıkmak gibi olumsuz yorumlamak doğru değil.
(Kaynak-Tempo)
Kesinlikle, göklerin ve yeri yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde vicdanları temiz akıl sahiplerine gerçekten deliller vardır.Onlar ki(vicdanları temiz akıl sahipleri), gerek ayakta, gerek otururken ve gerekse yanları üzerinde yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünürler "Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın, seni bütün eksiklerden tenzih ederiz; o halde bizi o ateş azabından koru."derler.(Ali imran 190-1)
|
|
Yazar |
|
akgulozkan
istanbul
Kayıt: 12.12.2006 |
|
firtina yazdi |
bide evrim diye bişey yoktur.O sizin dediğiniz dna lardaki değişime mutasyon denir dikkatinizi çekeyim.Mutasyon hiçbir zaman canlılar üzerinde olumlu bir etki yapmamıştır.Aksine doğallığından uzak acaip yaratıklar ortaya çıkarmıştır.
|
hala evrimi bir mutasyondan ibaret algılıyosan (üstelik makro mutasyon) sana verilebilecek hiçbir cevabım yok... sana ve senin gibi düşünenlere tek cevabım şu
-Eğer inancınıza ters düşüyo diye bir bilimsel teoriyi yalanlamaya kalkıyosanız en büyük yanlışı yapıyosunuz.. "İNANCIMA TERS DÜŞÜYO KARDEŞ BEN İNANMIYORUM" DİYİN BIRAKIN.. BİLİMSEL OLARAK ONU İSPATLAMAYA ÇALIŞIRSANIZ KENDİ ÇAMURUNUZDA BATARSINIZ.. BU DA BU KONU HAKKINDA Kİ SON MESAJIMDI...
|
|
Yazar |
|
siber
istanbul
Kayıt: 07.02.2006 |
|
Bu zamana kadar bu konuda çok tartıştığım için fazla uzatmayacağım. Bazıları evrim teorisinin bu kadar tepki çekmesine çok şaşırıyorlar. Bir teori ilk ortaya çıktığından beri materyalist felsefeye sahip grupların en güçlü propaganda aracı haline gelmişse, dini inancın insanların bir takım korkularından kaynaklanan ve hiçbir gerçekliği bulunmayan bir şey olduğunu iddia edenlerin savlarını dayandırdıkları en önemli delil olarak kullanılmışsa doğal olarak aksi düşüncedeki insanların hedefi olacaktır. Bu teori iyi niyetle geliştirilmiş olabilir ama tarihte HİÇTE İYİ NİYETLERLE KULLANILMAMIŞTIR. Sırf bu teoriyi kanıtlamak uğruna bazı sözde bilimadamlarının yaptıkları sahtekarlıkları incelerseniz aslında bu teorinin o kadar da masum olmadığını anlarsınız. "Eski" insan kafatasıyla "yeni" maymun çenesini birleştirip on yıllarca evrimin kanıtı diye müzede sergilenmesine sebep olan adamın bundan ne çıkarı vardı acaba? Bu teori ilk ortaya atıldığından itibaren biyolojik bir konu olmaktan çıkmış sosyolojik bir olgu haline gelmiştir. Aldığı tepkilerde bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bazı arkadaşlar bilimi yücelten bazı şeyler söylemişler. Evet bilimsel deney ve araştırmalar BÜTÜN ÖNYARGILARDAN uzak gerçekleştirilmelidir. Dini önyargıların bilimi esir alması ne kadar yanlışsa, araştırmalarının ve tahlillerinin sonucunda yaratılış gibi dinlerin savunduğu bazı fikirlerin doğru olabileceğine inanan kişilerin bilimsel olmamakla suçlanması o kadar yanlıştır. Yaratılış kuramının bilimsel olmadığına kim karar veriyor bir kere? Sonuçta bilim insan aklı ürünüdür arkadaşlar. Dolayısıyla siz kanıtlanmamış bir teoriye inandığınızda aslında bir insana inanıyorsunuz. Bundan dolayı benim için BİLİM DİNİMDEN DAHA KUTSAL DEĞİLDİR. Sırf bilimsel olduğu söylendiği için kişilerin öne sürdüğü her fikri gerçek kabul etmek zorunda değilim.
|
|
Yazar |
|
fastman
MEXICO CITY
Kayıt: 24.04.2006 |
|
INTELLIGENT DESIGN THEORY
Bir çoğumuz evreni açıklamaya yönelik ortaya atılmış bir çok teoriden haberdar değiliz.Bugüne kadar bu konu dahilinde bilim çevreleri tarafından en çok savunulan teori evrim teorisidir. Ve hala bizim üniversitelerimizde de okutulan bilimin temeli buna dayanır. Quantum Fiziği ve beraberinde getirdiği düşünüş sistemi değişikliklerini es geçerek bu eskimiş bilgileri bize vermeye devam eden üniversitelerimize teşekkürü borç biliyorum(!).
Bilindiği gibi Evrim Teorisi evreni oluşturmuş olan ve halen düzenlemekte olan bir "güç"ü kabul etmez. Doğanın, rastlantıların oluşturduğu canlılığın, farklılaşarak(mutasyon) günümüzdeki halini aldığını savunur. Pek çok bilim adamı, canlılığın sadece bu gibi amaçsız ve bilinçsiz faktörlerin ürünü olamayacağını, hayatın kökeninde "tasarlayıcı bir aklın" olduğunu savunuyorlar. Fakat Akıllı Tasarım teorisi doğadaki düzenin sadece tesadüflerle açıklanamayacağını ve bu düzenin akıllı bir güç tarafından oluşturulduğunu savunur.
ABD'deki devlet okullarında Darwin'in evrim teorisine alternatif olarak okutulması tartışılan Akıllı Tasarım, son 15 yıldır giderek güçlenen ve büyüyen bir teori. Gücünü de, Darwinizm'in varsayımının aksine, yaşamın hiç de rastlantı olmadığı gösteren bilimsel kanıtlardan alıyor. Bu teori, 1990'lı yıllarda bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından ortaya atıldı. Teorinin ilk büyük çıkışı, Pennsylvania'daki Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı" adlı kitabı oldu. Behe, kitabında canlı hücresinin Darwin zamanında içeriği bilinmeyen bir "kara kutu" olduğunu, hücrenin detayları anlaşıldığında ise, burada çok kompleks bir "tasarım" bulunduğunun ortaya çıktığını anlatıyordu. Behe'ye göre, canlılardaki kompleks sistemlerin doğal seleksiyon ve mutasyonla, yani bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıkması imkansızdı ve bu durum hücrenin "bilinçli bir şekilde tasarlandığını" gösteriyordu. Fransız felsefe profesörü Peter van Inwogen, bu kitabın önemini şöyle vurgulamaktaydı:
"Eğer Darwinistler bilimsel gerçeklerle dolu bu kitabı, önemsemeyerek, yanlış anlayarak veya ona gülüp geçerek karşılarlarsa, bu durum bugün Darwinizm'in bilimsel bir teori olmaktan çok bir ideoloji olduğu yönündeki gitgide yayılan şüpheler için önemli bir kanıt olacaktır."
Tüm dünya popülerliğini giderek artıran bu teoriye kucak açtı.Çünkü hiçbirşeyin tesadüf olmadığını biliyorlar.Şimdi sıra Türkiyede!!!!!!!!!!!!
Who is Hamilton? Forza Kimi !!!!
http://www.burhanaras.net/
|
|
Yazar |
|
fastman
MEXICO CITY
Kayıt: 24.04.2006 |
|
teknik bir hatadan dolayı iki defa yazılmış..özür dilerim
Who is Hamilton? Forza Kimi !!!!
http://www.burhanaras.net/
|
|
Yazar |
|
firtina
Kayıt: 02.04.2007 |
|
akgulozkan yazdi | firtina yazdi |
bide evrim diye bişey yoktur.O sizin dediğiniz dna lardaki değişime mutasyon denir dikkatinizi çekeyim.Mutasyon hiçbir zaman canlılar üzerinde olumlu bir etki yapmamıştır.Aksine doğallığından uzak acaip yaratıklar ortaya çıkarmıştır.
|
hala evrimi bir mutasyondan ibaret algılıyosan (üstelik makro mutasyon) sana verilebilecek hiçbir cevabım yok... sana ve senin gibi düşünenlere tek cevabım şu
-Eğer inancınıza ters düşüyo diye bir bilimsel teoriyi yalanlamaya kalkıyosanız en büyük yanlışı yapıyosunuz.. "İNANCIMA TERS DÜŞÜYO KARDEŞ BEN İNANMIYORUM" DİYİN BIRAKIN.. BİLİMSEL OLARAK ONU İSPATLAMAYA ÇALIŞIRSANIZ KENDİ ÇAMURUNUZDA BATARSINIZ.. BU DA BU KONU HAKKINDA Kİ SON MESAJIMDI... |
ben bilimsel olan hiçbirşeye karşı değilim benim inancım kesinlikle ilim öğrenmemi ve ilmin çinde bile olsa gidip öğrenilmesini bana emreder.Hem nerdsen çıkarıyorsun benim evrime mutasyon dediğimi.Birisi dna lardaki değişimi sanki evrimmiş gibi göstermiş ben ona cevap yazdım sadece.Eğer evrim denilen şeyi ispatlayacak varsa benim başım gözüm üstünde yeri var.yok ispatlayamıyor sa bende buna inanmıyorsam hiç kimsenin bana "senin inancına ters düşüyorda ondan inanmıyorsun" demeye hakkı yok.Dinden uzar bir platform da bu olaya bakarsak hala tek bir kanıtı bile olmayan bi teorinin nesine iananmamı bekliyorsunuz sizi anlayamıyorum.
Susmak en guzel imzadir...
|
|
Yazar |
|
fastman
MEXICO CITY
Kayıt: 24.04.2006 |
|
akgulozkan yazdi | firtina yazdi |
bide evrim diye bişey yoktur.O sizin dediğiniz dna lardaki değişime mutasyon denir dikkatinizi çekeyim.Mutasyon hiçbir zaman canlılar üzerinde olumlu bir etki yapmamıştır.Aksine doğallığından uzak acaip yaratıklar ortaya çıkarmıştır.
|
hala evrimi bir mutasyondan ibaret algılıyosan (üstelik makro mutasyon) sana verilebilecek hiçbir cevabım yok... sana ve senin gibi düşünenlere tek cevabım şu
-Eğer inancınıza ters düşüyo diye bir bilimsel teoriyi yalanlamaya kalkıyosanız en büyük yanlışı yapıyosunuz.. "İNANCIMA TERS DÜŞÜYO KARDEŞ BEN İNANMIYORUM" DİYİN BIRAKIN.. BİLİMSEL OLARAK ONU İSPATLAMAYA ÇALIŞIRSANIZ KENDİ ÇAMURUNUZDA BATARSINIZ.. BU DA BU KONU HAKKINDA Kİ SON MESAJIMDI... |
bakıyorum da her köşeye sıkıştığıızda evrim teorisini yeniden yazıyorsunuz..Darwin amcanız görseydi sizinle gurur duyardı
bi gün herşey mutasyonla olur diyorsunuz , ertesi gün başka şeyler...
canlılar ars fiziksel benzerlikleri kullanarak soyağacı çıkarıyorsunuz ; ertesi gün olay morfolojik bakmayın diyorsunuz!!
herşeyin tesadüf sonucu oluştuğu ilkesi evrimin en temel noktalarından biri olmasına rağmen işinize gelmeyince onu bile değiştirip zorunluluk diyorsunuz.!!!!!!
sonra da çıkıp "siz evrimi bilmiyorsunuz...gidip biyoloji kitabı okuyun " diye ahkam kesiyorsunuz. sizin zaten bozuk zihniyet ürünü ortaokul fen bilgisi kitaplarını okuyarak bunları yazdığınız belli oluyor. koskoca teoriyi defalarca değiştirip tekrar tekrar ortaya atıyorsunuz ama dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsunuz..
evrim teorisi sizin elinizde değişe değişe evrim geçirdi be!!!!
bu durumda şu sonuç çıkıyor ortaya:
[b] Evrim vardır ; ama teorik olarak[:[/b]))]
Who is Hamilton? Forza Kimi !!!!
http://www.burhanaras.net/
|
|
Yazar |
|
yenimohikan
Kayıt: 15.02.2007 |
|
Ya bazı arkadaşlar anlamamakta ısrar ediyolar hala.. Bilimsel konuşacaksan dinini bi kenara bırak diyolar.. oysa evreni ve insanı en iyi onun Halık'ı bilir.. Ve biz birçok şeyi Kur'an dan ve Peygamber'den öğrendik. O zamanın alimleri Kur'an ve sünnet ışığında hareket etmiş,araştırmalar yapmış ve tüm dünyaya bir deniz feneri olmuş,Ortaçağ Avrupa'sını yukarılara taşımışlar..Bugün rollerin değişmesinde elbetteki bizim bilimsel araştırmalarda geri kalmamız ve sade bir taklitçilikten öteye gitmememizdendir..Oysa Avrupa Al-Harezmi'lerle İbnü Haldun'larla İbni Sina'larla...çağ atlamıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Piri_Reis
http://tr.wikipedia.org/wiki/Harezmi (Bu adama dikkat)
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn%27i_Haldun
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bni_Sina
http://tr.wikipedia.org/wiki/Farabi
Daha niceleri var
|
|
Yazar |
|
yenimohikan
Kayıt: 15.02.2007 |
|
Herkesin az ya da çok hakkında bilgi sahibi olduğu büyük alim Bediüzzaman Said'i Nursi hazretleri Risale'i Nur'larında materyalist,komünist ve evrimcilere felsefik (daha doğrusu akıl diliyle) bir dille cevap vermiştir. Gerçekten bunları okumak bize fayda sağlar düşüncesindeyim..eğerdili çok ağır diyorsanız bi lügat önereyim
http://www.risaleara.com/minilugat.asp
Said'i Nursi hazretleri bilhassa Tabiat Risalesinde Evrimci ve materyalist düşüncenin neden batıl olduğunu anlatıyo Üstad'ın en çok sevdiğim yönü ispat etme yeteneğidir.Harbiden adam her yazdığını akıl süzgeçinden geçirmiş biri..
Ayrıca Shakespeare'in yaklaşık 12000 farklı kelime kullanarak en fazla sözcük kullanan insan olduğu söyleniyo..Üstad yaklaşık 60000 sözcükle açık ara önde
http://www.saidnur.com/foreign/trk/risaleler/asa/3huc.htm
(Tabiat risalesi)
|
|
Yazar |
|
nazmi
Kayıt: 11.03.2007 |
|
arkadaslar bu teorinin ispatlanma yada çürütülmesi bildiğim kadariyla saglanmadı.zaten saglanmış olsa teori diye gecmez, tüm dunyada araştırma sonuçları ilan edilir.Boyle bi tartışma da çıkmaz.
Herkes kaynak gosterme yarışına girmiş kaynak olarak A,B,C kişilerinin görüşleri ve düşünceleri sunuluyor.Benim için tek kaynak deneysel yaklaşım sonuclarıdır.Yoksa google da arayarak herkes inandıgı şekilde dusunen binlerce adam bulur.Yani kısacası şu söyle demiş, çok da akla yatkın açıklamış demeyi kaynak olarak kabul etmiyorum.
Herkes oncelikle baskasının dusundugune saygı duysun.
Mesela benim dusunceme gore ilk insan ile biz %100 aynı degilizdir bu kadar yılda mutlaka degişimler olmustur.İlk insan nasıl olusmus a da bilgim yetmiyor.Ama önümüzde 2 şık var.
Sonuç olarak bu teori ispatlanamadıgına gore veya çürütülemediğine göre karşı görüşte olanların diger grubu kendi düşünceleri dogrultusunda deneysel yaklaşım tam olarak sonuç vermedikçe ikna etmeleri mümkün degildir.
Ezikligi hiçbir tarz örtemez...
|
|
Yazar |
|
yenimohikan
Kayıt: 15.02.2007 |
|
Tabii ki de herkes istediği gibi düşünmek de serbest . Bu bilimsellik dalgası açıkçası beni çok sıktı..İş neredeyse görmediğime inanmama kadar gidecek . Benim başından beri dediğim bişi var bizden bi örnekle açıklayayım..
Bir yazılım programı düşünün oldukça well-designed bişi.. 10.000 lerce satırdan oluşuyo derlenmiş ve binlerce yıldır hatasız çalışıyo..vs.. Şimdi biri kalkıp da bu programı kimse yapmadı kendiliğinden oluştu do-while yapıları if yapıları kendi kendini tamamladı yada en başından beri açık bir editör vardı burada karakterler vardı bunlar birleşip deyim oldu..işte derleyicisi tesadüf exception catcher ları şans dersen yani bu akla mantığa sığar mı.. el insaf
Hiç bir harf katipsiz olur mu?? bi laptop sahipsiz olurmu? Peki nasıl oluyo da herşeyi bu kadar muntazam olan ve binlerce yıldır işleyen her gün yeniden doğan her baharda yeniden açan ve hergün 1000lerce insanın hayata gözünü açtığı bu dünya bu evren nasıl sahipsiz olabilir.
İşte benim verdiğim kaynakta ki şahıs olayları böyle açıklıyor..
Bütün yaratmalar ona ait olduğuna göre Allah'ın yarattığı bir şey nasıl olurda ondan izinsiz başka bir hale geçer..Tesadüflere sığınır...
Bi de diyorlar ki herşey bilimle deneyle açıklanmalıdır diye
İşte Kuran bütün bu insanlara meydan okuyo..Diyor ki bunu savunan insanlar hepsi birleşsin de tek sineğin bir kanadını yapsınlar ..Yapamazlar diyo..
Bu şu demek arkadaşlar eğer insanlık tek bir sineğin kanadını yaratmayı başarabilirse Kur'an ın bütün hükmü ortadan kalkar Tanrı diye bişi olamayacağına ben dahil bütün insanlık inanır..Ama nedense yapılamıyo
selam ve dua ile
|
|
Yazar |
|
ssakinmaz
Istanbul
Kayıt: 20.01.2006 |
|
üstadın 60000 kelimeden kaç tanesinde Türkçe kelime kullanmıştır.Sadece merek ettim !
Zoru severim, imkans?z vakit al?r..
|
|
Yazar |
|
kellad
istanbul
Kayıt: 21.01.2006 |
|
Yukarıdaki mesaj alakasız bir laf atma. Konu çarptırma çabası. Neden bazı arkadaşlar aynı türden bir cevap vermek yerine hemen alakasız bir kışkırtıcı laf atarak konuyu farklı bir tarafa çekmeye çalışıyor acaba. İnsanın aklına "Cevap veremiyor. Konu değiştiriyor." düşüncesi geliyor.
Cevap: O zamanlar aydınların konuştuğu dil böyleymiş. Atatürk'te zamanında konuşmalarında bizim bugün anlamadığımız günlük hayatta duymadığımız çok arapça ve farsca kelimeler kullanmış. Kullandığı kelimelerden önce ifade etmeye çalıştığı düşünceleri tartışmak lazım.
Evrim teorisi yandaşları: Big bang olayını bilmeyeniniz var mı? Bilim adamlarının hemfikir olduğu bu ispatlanmış olayın algılayabileceğimiz evrenin ve zamanın başlangıcı olduğunu ve bunun öncesini algılayamayacağımızı açıklayamayacağımızı tıpkı ışık hızı ve 0 Kelvin derece gibi evrenin sınırlarından biri olduğunu size hatırlatırım.
Decompiling the code of universe.
Listening the cosmic background radiation.
Swimming in Inter Stellar Medium.
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|
| | | | | | | | | | | |