Konuyu görüntüle
IUCODERS FORUM > Genel > Edebiyat > epik ?iirler
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
07.02.2007-20:57 #16384
Arkadaşlar, bu bölüme epik (kahramanlık olaylarını anlatan) şiirler yazacağım. Bizim gibi çok savaşlar yaşamış, sıkıntılar çekmiş ve bunların üstesinden gelmiş bir halkın yazacağı çok kahramanlık hikayesi var.

SAKARYA TÜRKÜSÜ

İnsan bu,su misali, kıvrım kıvrım akar ya ;
Bir yanda akan benim , öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su , tarih, yıldız ,insan ve fikir;
Oluklar çift;birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük ,küçük , kainat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat !
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor , yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin ?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor , bu dava öksüz , bu davabüyük !...

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya !
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya ?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda ne rutbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirde pişmiş aştan;
Ve ayrılık anneden , vatandan , arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmıış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardında çil çil rutbeler serpen ordu?
Nerede kardeşleri , cömert Nil, mert Tuna;
Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çapar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir !
Bütün bunlar sendedir, bu grift bilmeceler:
Sakarya kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya !

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz , hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar , belki çeker de bir kıl !
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl !
Sakarya , saf çocuğu , masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun !
Sen ve ben , göz yaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız !
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl , ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz !

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüz üstü çok süründün , ayağa kalk, Sakarya !...

Necip Fazıl Kısakürek





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
07.02.2007-21:02 #16386
BARAKMUSLU MEZARLIĞI

Kuş uçmaz kervan geçmez, karanlık tuttu yolları,
gözün gönlün kararmış, sen nasıl gecesin hey gidi,
Buğdaysız, çavdarsız kara ekmeğe benzersin.
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler?
Kalbin neden durmuş rüzgarı kesilmiş değirmen gibi?
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları,
Barakmuslu Mezarlığı kımıldanır için için.
Barakmuslu Mezarlığı'nda seyran seyran ölüler,
kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları,
Gözün gönlün kararmış, sen nasıl gecesin hey gidi.

Ben ne inim, ne cinim, ben bir garip ademim.
Barakmuslu Köyü'nden Selamsız oğlu Bekir,
yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar,
ben kendimi toprak bilirim, toprak beni baba bilir,
benim köyümde avrat bile toprak gibi sevilir.
Ben ne inim, ne cinim, ben bir garip ademim.
Nideyim bu mezarda babam yok, yalnız anam var,
dedem yok bu mezarda, fukara ninem yatar.
Söyleyin dağlar-taşlar, ben Selamsız oğlu Bekir,
iki gözüm iki ateş parçası, iki taş parçası iki elim,
yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar.

Gece düşer, Barakmuslu Mezarlığı dirilir,
Barakmuslu Mezarlığı'nda seyran seyran ölüler,
bir giden bir daha dönmez, gitti gider.
Sen harami Yusuf, her yaranda bir çiçek açmış,
sen hasretlik Şakir, mapuslarda ölen Şakir,
evladım Kadir, nasıldı o, seni dağda mı vurdular?
Ya Hüsne gelin, yar yoluna serden geçmiş,
Fadimem, sıtmalar girdi kanına, Fadimem.
Barakmuslu Mezarlığı cümlemize mekân oldu,
Barakmuslu Mezarlığı'nda koyun koyuna girdiler,
bir giden bir daha dönmez, gitti gider.
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu,
iki elim kızıl kanda Selamsız oğlu Bekirim,
hem babam, hem dedem yad ellerde kurban oldu,
Herkesin kökü toprakta, bir ben köksüz gibiyim.
Şavkın yok, ateşin yok, sen nasıl gecesin hey gidi,
Gözün gönlün kararmış, tadın tuzun kalmamış,
yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler?
Ben ne inim, ne cinim, Selamsız oğlu Bekirim.
Benim babam, benim dedem yad ellerde öldüler,
bir giden bir daha dönmez, gitti gider..

Neylersin oğlum Bekir, bak işte ben dedenim,
benim mezarım yoktur, Dardanos şehitlerindenim,
Kül oldu yirmiüç baharım kıvırcık bir mart günü,
başımı ayrı gömdüler, gövdemi ayrı gömdüler.
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk.
İki gözümle gördüm topların ölüm tükürdüğünü,
tövbeler olsun, göklerin veremli gibi öksürdüğünü.
Neylersin oğlum Bekir, şehitlik alın yazısı,
benim dedemin de Tarablus'tan geldi künyesi.
Biraderim İsmail vurulmuş, akar kanları,
ah Şipka'nın Balkanları, ah Şipka'nın Balkanları.
Ninen köyde uyudu, biz gazada uyuduk,
kırıldı kanadımız, kaldık çöllerde,
ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk..

Ben Sakarya'da bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim,
Sakarya ığranıp gider, ben Sakarya'yı beklerim.
Selamsız Duran çavuş Barakmuslu'dan
ah başıma gelenler, yapraklarım gözlerim.
Ben Sakarya'da bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim,
benim mezarım yoktur, ben üçüncü taburdan,
bir kahpenin kurşunu geldi, gelip ciğerimi deldi,
"at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır",
ben öldüm, Selamsız çavuş'tan bir garip kavak kaldı.
Telli kavak, telli kavak, ne uzarsın boyuna,
suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları.
Söğüt yaprağı narin, gözlerim yanıyor, gözlerim,
kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları,
ben ne inim, ne cinim, siz kimsiniz? Kimsiniz?
Derviş gibi nerden gelip böyle nereye gittiniz?
Barakmuslu Mezarlığı kımıldanır için için,
benim dedem, benim babam yad ellerde öldüler,
yüreğimi zehir ettin sen nasıl gecesin hey gidi,
Kapkara, gözü yaşlı mezar taşına benzersin,
yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler?

Ben ne inim, ne cinim, Selamsız oğlu Bekirim,
yad elde ölmek istemem, dedem gibi, babam gibi,
iki elim kızıl kanda, sekiz boğaz avucuma bakar,
ağlar mı Şipka'nın Balkanları, ben ağlarım,
babam Duran çavuştan, kavak ağacından dilerim,
telli kavak, amanın telli kavak derdime bir çare,
yüreğimde bir yılan çöreklenmiş yatar,
Barakmuslu Köyündenim, Selamsız oğlu Bekirim
ben bu köyde doğmuşum, bu köyde ölmek isterim...

Attila İlhan






siteden ayr?ld?m








Yazar
scaryq


avatar
üsküdar
Kayıt: 20.01.2006
08.02.2007-16:54 #16462
Sakarya Türküsü gerçekten mükemmel





Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
08.02.2007-18:23 #16475
Attila İlhan, bu şiirle CHP şiir yarışmasında ödül kazanmıştır.

Cebbar Oğlu Mehemmed

Kaman cıvarına bahar gelince yıkılır ovadan apdal çadırları
yücesinde pare pare duman tutmuş
Düdüldağ'ın yaylasında mekan kurulur
hoş gelmişsin evvel bahar
nisan ayı içinde donanır dağlar
donanır yeşilinden alından
istasyon deresi kabarmıştır
Hacıdağ'ın selinden
dağlar sıra sıradır eylim eylim
dağlar uzanır bir uçtan bir uca
dağlar bir birinden yüce
yamaçlarında kireç yakılır
bir ömür boyunca kahrı çekilir
kimse anlamamış sırrını hikmetini
bu bereket nereden gelir
başınızdan duman eksilmesin gavurdağları
siz hikayet eylediniz bana
bahçe kazasının kaman köyünden
Cebbar oğlu Mehemmed'in hikayesini

yılların yücesinden şöyle bir seyran edelim
bir avuç toprağıma çöreklenmek için
yürümüş selamsız sabahsız
destursuz girmiş memleketime
yedi çeşit frenk askeri
uğursuz bir hava çökmüş
üstüne memleketimin
uğursuz ve karanlık
çocuklar gülmemiş artık
sessiz sessiz ağlamış analar
oduna giderken vurulmuş
ve yahut harman yerinde
avuçları buğday kokan delikanlılar

ve nice gavurdağı kızlarının
birer birer ırzına geçilmiş
yalvarmış ihtiyarlar Allah'a
- rivayet şöyledir kim -
dumanlı bir güz akşamı
şu mor dağlar efendim
destur demiş de yürümüş
silkinip kalkmış ayağa

gel haberi öteden verelim
çıkmış dağlara kendiliğinden
Cebbar oğlu Mehemmed
Fransız'a silah çekmiş
hür yaşamak uğruna
ırz uğruna namus uğruna
ana için baba ve kardeş için

şu mübarek topraklar
şu mübarek vatan için
derken efendim
bir gün Kaman'dan öte
uğrun uğrun haber ulaşmış
Urfa'nın Antep'in köylerine
gözü kanlı maraş beylerine

Cebbar oğlu Mehemmed
burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı
omuz vermiş bir ağaç gölgesine
usul usul türkü söylüyor
- hasret kuşun kanadında
deli kuşlar uçun gayrı
yazımız böyle yazılmış
bu diyardan göçün gayrı -
kirveleri durdu ve süleyman
on sekiz adım gerisinde
şahin gibi tünemişler kayaların üstüne
avuçları sıcak bakışları ok gibi
deliyor her dokunduğu yeri
biri doğuya bakıyor diğeri batıya

iptida durdu görüyor geleni
yel midir toz mudur anlamıyor
lakin bıyıkları terlemeden
çeteci olan garip Ökkeş
çok geçmeden getiriyor haberi
tabur tabur üstümüze varıyor
düşman yola çıktı Savranlı'dan

hemen mevzie sokuldu Mehemmed
yanıbaşında durdu ve gerisinde Süleyman
çeteler yer tutup pusu kurdular
kanlı geçit boyuna
düşman yanaşırken kaman köyüne
bekletmeden yaylım ateşi açıldı
mermi kurşun yağmur gibi saçıldı
ilk seferinde on beş kişi vurdular
ve bir hayli düşman kırdılar
yamaçlarda koptu kızılca kıyamet
cesaretlerine söz yoktu ama
neyleyip nitsinler düşman daha çoktu
düştü birer birer bütün yiğitler
gürültüler boğazda sustu nihayet

demek diz üstü düşmüş Mehemmed
kirvesi Durdu'nun yanıbaşına
kanlar akar yarasından
al al olmuş çevresinden

köpük köpük gözlerini doldurur
bir başına mehemmed yedi düşman öldürür
mavzerinin namlusu hala sıcak
tutulmaz
ölümün derdi büyük yiğenim
çare bulunmaz

aynı akşam doğurmuş karısı Döne
mavi gözlü bir çocuk sarışın
bir avuç toprak sarmışlar altına
ve Kemal koymuşlar adını

Attila İlhan





siteden ayr?ld?m








Yazar
mmt


avatar

Kayıt: 22.01.2006
08.02.2007-22:13 #16488
5 dakikanızı ayırıp baştan sona okuyun lütfen.

Çanakkale Şehitlerine

şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyada eşi? 
en kesif orduların yükleniyor dördü beşi, 

tepeden yol bularak geçmek için marmara’ya 
kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, 

ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı! 
nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir avrupalı” 

dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi 
varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi! 

eski dünya, yeni dünya bütün akvam-ı beşer 
kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. 

yedi iklimi cihanın duruyor karşında, 
osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; kanada! 

çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. 
sade bir hadise var ortada : vahşetler denk. 

kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela... 
hani tauna da zuldür bu rezil istila... 

ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil, 
ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil, 

kustu mehmetçiğin aylarca durup karşısına; 
döktü karnındaki esrarı hayasızcasına, 

maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ... 
medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz. 

sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab, 
öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harab. 

öteden saikalar parçalıyor afakı; 
beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı; 

bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; 
sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin. 

yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, 
atılan her lağımın yaktığı: yüzlerce adam. 

ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer 
o ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer... 

kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, 
boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. 

saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller, 
yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller. 

veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, 
sürü halinde gezerken sayısız tayyare. 

top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... 
kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! 

ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; 
alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman? 

hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram? 
çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam. 

sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler, 
beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer; 

bir göğüslerse huda’nın edebi serhaddi; 
“o benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi. 

asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: 
işte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. 

şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... 
o, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar, 

vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, 
bir hilal uğruna, ya rab, ne güneşler batıyor! 

ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! 
gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. 

ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhid’i... 
bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. 

sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın? 
“gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın. 

herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab... 
seni ancak ebediyetler eder istiab. 

“bu, taşındır” diyerek ka’be’yi diksem başına; 
ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına; 

sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle; 
kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle; 

mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan; 
yedi kandilli süreyya’yı uzatsan oradan; 

sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına; 
uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, 

türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; 
gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; 

tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... 
yine bir şey yapabildim diyemem hatırına. 

sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, 
şarkın en sevgili sultanını salahaddin’i, 

kılıç arslan gibi iclaline ettin hayran... 
sen ki, islam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, 

o demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; 
sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; 

sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... heyhat, 
sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihan... 

ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, 
sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.


Mehmet Akif Ersoy

avare bu arada sen de şiirleri 'code' halinde yazarsan, daha derli toplu ve daha kolay gezilebilir bir başlık olur burası.





Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
08.02.2007-22:26 #16490
mmt yazdi
 
avara bu arada sen de şiirleri 'code' halinde yazarsan, daha derli toplu ve daha kolay gezilebilir bir başlık olur burası.


Benim takma adım avara değil, avare. Aslında şöyle: âvâre. Nick olarak yumuşak a (â) olmayacağı için direkt olarak avare yazıyorum.

Şiirleri kod halinde yazmaya gelince, seninle aynı fikirde değilim. Ben şiir mısralarının, aynı anda hepsinin görünmesini tercih ederim. Ama isteyen kod gibi yazsın, ona da karışmam.

Selamlar,





siteden ayr?ld?m








Yazar
mmt


avatar

Kayıt: 22.01.2006
09.02.2007-00:21 #16502
:)

typo yapmışım, özür dilerim. yeni farkettim ben de.

mesajımı ofansif algıladın sanırım, yazarken jest ve mimikler olmadığı için yazılış amacının dışında çok kolay algılanıyor ve bu yüzden forumlar tartışmalarla dolu. bu bağlamda senin de biraz daha hoşgörülü yaklaşmanı ve kibar cevaplar vermeni temenni ediyorum.

sevgi, saygı, tandem.





Yazar
extreme


avatar
Kahramanmaras
admin
Kayıt: 24.10.2006
09.02.2007-01:34 #16519
bence buraya bilinen şiirler değilde, kendi yazdığınız yada adı hiç duyulmamış şiirleri koymak daha iyi olur.





The Man Who Loved Algorithm&Ubuntu.
www.burakamasyali.com





Yazar
burakkanmaz


avatar
Gaziantep
Kayıt: 02.10.2006
09.02.2007-01:45 #16520
benim bir önerim var. şiirleri tek topic altında yazsak ? daha iyi olmaz mı ? confusedconfused yani bi sürü şiir topic i açmak bana pek doğru gelmedi.





Yazar
extreme


avatar
Kahramanmaras
admin
Kayıt: 24.10.2006
09.02.2007-01:48 #16521
ne demek efenim şiir topic olurmu. şiir çok kutsal bişey, öle topic mopic olmaz. burakcığım düzgün yazacaksan yaz. hem şiir bizim mesleğimizde çok önemli bi yere sahip olmaz yani, saygılı olmalı...


"Şiirsiz kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir"
Bu sözü demeerin bir sözünden değiştirdim kusura bakmasın







The Man Who Loved Algorithm&Ubuntu.
www.burakamasyali.com





Yazar
reccae


avatar
istanbul
banlandı
Kayıt: 15.02.2006
09.02.2007-02:07 #16523
extreme kardeşim artık yok demeer dediğin kişi
reccae ile idare edeceksiniz
ayrıca farklı başlıklar olması bence güzel
her şiir alt alta gitmeyebilir
ama bu başlıklar sitemizde gayet güzel durur

bu arada sözün orjinali " sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" olacak :)
yani o kadar değişmiş olmuyo senin dediğiğn söz peace

bir şiirde benden gelsin

BİR KAHRAMAN TAKIM VE DE "YAHYA ÇAVUŞ"TULAR,
TAM ÜÇ ALAYLA ,BURADA GÖNÜLDEN VURUŞTULAR.
DÜŞMAN, TÜMEN SANIRDI BU ŞAHASER ERLERİ,
"ALLAH"I ARZU ETTİLER,AKŞAMA KAVUŞTULAR.


devamı var diye hatırlıyordum ama bu kadarmış sanırım.





insa ettigim binanin cimentosu kelâm

Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
09.02.2007-11:21 #16536
mmt yazdi
 
:)

typo yapmışım, özür dilerim. yeni farkettim ben de.

mesajımı ofansif algıladın sanırım, yazarken jest ve mimikler olmadığı için yazılış amacının dışında çok kolay algılanıyor ve bu yüzden forumlar tartışmalarla dolu. bu bağlamda senin de biraz daha hoşgörülü yaklaşmanı ve kibar cevaplar vermeni temenni ediyorum.

sevgi, saygı, tandem.


Mesele yok, ben alınmadım. O kadar şeyden alınmam, merak etme. Selamlar,





siteden ayr?ld?m








Del.icio.us
Digg
Facebook
Furl
Google
Blink
Simpy
Spurl
Y! MyWeb