Yazar |
|
ozkanoncu
Istanbul
Kayıt: 08.01.2006 |
|
İki 12 Mart
İlki Almanya'dan...
Tarih 12 Mart 1920...
Baltık Orduları Komutanı Baron Lüttwitz, "hainler çetesi" diye adlandırdığı hükümetin derhal çekilmesini ve Başbakanlığın Wolfgang Kapp'a teslim edilmesini istedi.
Birliklerin Berlin'e girmesi üzerine Sosyal Demokrat Başbakan Gustav Bauer Dresden'e uçtu.
Kapp, Başbakanlığını ilan etti; anayasanın değiştirilip seçimlere gidileceğini açıkladı.
Bauer hemen kabinesini toplayıp görevden ayrılmama, darbecilere karşı koyma kararını ilan etti.
Dresden'den Alman halkına ve işçilerine genel grev çağrısı yaptı.
Yayımladığı bildiride şöyle diyordu:
"Askeri darbe geldi. Bu cebir karşısında eğilmeyi reddediyoruz. İşinizi bırakın. Bütün görüş farklılıklarını bir kenara koyun. Bir askeri diktatörlük ihtimalini boğun!"
Bu çağrıya neredeyse bütün Alman halkından coşkulu bir destek geldi. İşçiler genel greve gitti. Sendikalar şalter kapattı. Ülkede elektrik, su şebekesi iptal oldu. Otobüsler çalışmadı. Hayat durdu. Uçaklar, hükümetin hâlâ görev başında olduğuna dair el duyuruları attı.
48 saat sonra Kapp için ülkeyi yönetmek imkânsız hale gelmişti.
17 Mart'ta istifa etmek zorunda kaldı. Askeri birlikler başkenti terk etti.
Bauer Berlin'e dönüp yeniden koltuğuna oturdu.
***
Bir de öbürünü hatırlayalım:
51 yıl sonra Türkiye...
12 Mart 1971 günü öğleyin Başbakan Demirel bir askeri muhtıra aldı.
Genelkurmay Başkanı ve ordu komutanları hükümet çekilip anayasal reformlar yapılmadığı takdirde yönetime el koyacaklarını açıkladılar.
Başbakan hemen kabinesini topladı. 4 saat boyunca ne yapacaklarını tartıştılar. Meclis'in tavrını gözlemeye karar verdiler.
TBMM öğleden sonra toplandı. Muhtıra orada okundu. Sadece bir tek milletvekili ayağa kalkıp itiraz etti. Diğerleri sessizce dinledi.
Bunun üzerine Başbakan istifa kararı aldı.
Akşam hiçbir şey söylemeden makamını bırakıp gitti. Şoförü bile kendisini terk etmişti.
Ertesi sabahki gazetelerde Türk-İş ve DİSK'in askeri müdahaleye destek mesajları vardı. Türk Hukuk Kurumu, Türkiye Öğretmenler Sendikası, Dev-Genç de destek verenler arasındaydı.
Birkaç ay içinde hepsi askeri müdahalenin balyozunu yiyeceklerdi.
***
"12 Mart" belgeselini hazırlarken Demirel'e Almanya'daki 12 Mart'tan esinlenerek "Neden Meclis'e gidip güvenoyu istemediniz?" diye sormuştuk
"Nasıl, neyle gideceğim güvenoyuna?" demişti:
"Tek ses yok ki arkamda... Gönül ister ki herkes ayağa kalksın. Muhalefet 'Ne oluyor' desin... Ama sadece 1 kişi çıkıyor. Herkes kuzu gibi... Bir parlamentoya 1 kişinin sahip çıkmasıyla bir yere varamazsınız. Meclis'te bir de güvensizlik oyu alıp kendimi muhtıranın hedefi olmaktan çıkarayım da Meclis'in hedefi mi olayım?"
***
Bugün 12 Mart...
Almanya 1920'yi hatırlıyor mu; bilmiyorum.
Ama biz 1971 rejimini hâlâ yaşıyoruz. Üstelik bir de Almanya'nın "Askeri vesayetten kurtulun" dayatmalarına maruz kalıyoruz.
12 Mart'ta Almanya'nın yaptığını yapamadığımız için mi acaba..
CAN DÜNDAR
Bozuk düzende saglam cark olmaz. Carklari degil, düzeni degistirmek gerek!!!!!!
|
|
Yazar |
|
ozkanoncu
Istanbul
Kayıt: 08.01.2006 |
|
Milliyetçilik neden yükseliyor?
"Milliyetçilik yükseliyor" diye haykırıyordu dünkü Milliyet'teki araştırma; bir yüksek ateşi, bünyevi bir rahatsızlığı haber verir gibiydi.
Araştırmayı yapan şirketin başkanı Adil Gür'ün yorumu önemli:
"Etnik bir milliyetçilik değil bu; yaşanan bazı gelişmelere bağlı olarak milli refleksler yükseliyor."
***
Konuyla ilgilenenlere, 20 yıldır Türkiye'de milliyetçilik konusunu inceleyen Tanıl Bora'nın yeni kitabı "Medeniyet Kaybı"nı (İletişim, 2006) tavsiye ederim.
Tanıl'la geçen ekimde NTV'deki "Neden" programında konuşmuştuk, "milli refleks" meselesini...
"Refleks, güdüseldir. Bu, sanıldığı kadar doğal bir refleks değil" demişti Tanıl;
"Önceden hazırlanmış bir ideolojik zihniyet kalıbı, bir nehir yatağı var. Siyasi bir gerilimde tepkiler bu mecraya doğru akıyor."
Nedir o zihniyet kalıbı:
Türke Türkten başka dost olmadığı inancı...
Her maçta hakkının yendiğine inanan takımlara özgü bir daimi mağduriyet hissi...
12 Eylül'den beri tüm siyasi alternatifler yasaklanırken milliyetçiliğin tek ve mecburi istikamet olarak önünün açılması...
Ali Desidero tiplemesindeki gibi, her meselenin bir bayrak önünde dillendirilmesinin dayatılması...
***
Toplumsal tepkiyi bu nehir yatağına akıtan gelişmeler neler?
Tam da Milliyet'in araştırmasında ortaya çıkan nedenler:
AB'nin dışlayıcı tavrı, Kuzey Irak ve Kıbrıs'taki gelişmeler, bölücü-yıkıcı diye değerlendirilen siyasal talepler...
Bize İmparatorluk mirası olan ve "Sabetaycıların gizli, iktidarı, yabancılara satılan topraklar, bölücü haritalar, sinsi misyoner faaliyetleri" gibi paranoyalardan beslenen bir dağılma-parçalanma korkusu...
Üstüne sosyal güvenlik ağlarının çözülmesi; örgütsüzlük; yoksulluğun, eşitsizliğin, adaletsizliğin artması...
Güvensizlik hissinin ciddi bir tehdit algısı yaratması...
Tanıl Bora, "Bu tehdit algısının insanlarda yol açtığı yalnızlık korkusuyla milliyetçi söylemin titreşime girdiği" kanısında...
Milliyetçilik, kaygan zeminde tutamak bulamayanlara ayağını basabileceği bir zemin ve iftiharla gösterebileceği bir kimlik sağlıyor. Hınç duygusunu boşaltıyor, acz duygusunu hafifletiyor.
***
Dünkü Milliyet'te "Milliyetçilik yükseliyor" manşetinin hemen altında, Boğaz'da yol verme kavgasında magandalarca ölüme sürüklenen iki kardeşin haberi vardı.
İki haberi birlikte değerlendirebiliriz:
Toplumda adalet sekteye uğrayınca sokağın adaleti devreye giriyor. Bu da insanları korkuya, yılgınlığa sürüklüyor.
"Nereye gidiyoruz" paniği kısa zamanda "Biri gelsin bu gidişe dur desin" talebine dönüşüyor. Milliyetçi soslu otorite arayışı, faşizme kapı aralıyor.
Bu akım ancak "öteki"lere düşmanlık yayarak ayakta kalabildiği için -yine araştırmanın ortaya koyduğu gibi- azınlıklarla dayanışma sloganları reddediliyor.
Siyasi elit de bu korkuları körükleyerek, ha bire "refleks"i şişirerek, yükselen dalganın üzerine binince milliyetçilik tırmanıyor.
***
Bence araştırmanın en ilginç yanı, milliyetçi yükselişten AKP ve MHP'nin kârlı çıktığını ortaya çıkarması...
Anadolu halkının etnik milliyetçiliğe yüz vermeyeceği bilinci ve bu tırmanışın geçici olduğu teşhisiyle alternatif politikalar geliştireceğine onlarla milliyetçilik yarışına girenlere, özellikle de CHP'ye ders olmalı bu:
Orijinali varken insanlar niye sahtesine oy versin ki?
CAN DÜNDAR
Bozuk düzende saglam cark olmaz. Carklari degil, düzeni degistirmek gerek!!!!!!
|
|
Yazar |
|
kasimotkun
Kayıt: 10.07.2006 |
|
"12 Mart Askeri Muhtırasını Ve Gazi Katliamını Yaratan Sistem Değişmelidir!"
Katliamlar Aydınlanmadıkça, Darbe Tehdidi Ortadan Kalkmadıkça Demokrasi Ve Özgürlüklerden Söz Edilemez
Sistemin tarihinde 12 Mart günü; bir “Askeri Muhtıra”nın yanı sıra, 23 insanın devlet kurşunu ile yaşamını yitirdiği Gazi Mahallesi katliamı olarak hatırlanıyor.
Sistemi 12 Mart’a getiren, anti demokratik yapılaşma hala varlığını devam ettiriyor.
İşte böyle bir 12 Mart’ta, bundan tam 12 yıl önce bir muhtıranın yarattığı etkiden de vahim bir sonuç yaşandı Gazi Mahallesinde ve sonrasında Ümraniye’de ...Gizli bir el tetiğe bastı ve bunu protesto edenler karşılarında devleti buldu. Devlet, silahlı saldırıyı kınayanlara ateş açtı. Günlerce süren devlet baskını ve saldırılarının bilançosu 23 insanımızın yaşamını yitirmesi oldu. 23 can, 250’yi aşkın yaralı ve binlerce gözaltı, işkence ve cinayetler kameraların, objektiflerin önünde gerçekleştirildi. Gazeteciler dayak yedi, fotoğraf makinelerine, filmlerine elkondu.
Yıllar süren davada gerçek failler sürekli yargıdan kaçırıldı. Ve Sonuç olarak 23 insanın yaşamını yitirdiği olaylarda faillerin tümü aklandı. Yargı eliyle…
Gazi’de yaşamını yitiren genç insanlar geri dönmeyecek ama o günü yaratan, Susurluk’ta somutlaşan güç hala aşılamadı ve hala açığa çıkarılamadı.
Bu ülkede anti demokratik uygulamaların katliamların, tahammülsüzlüklerin en büyük nedeni sivil bir demokrasiye sahip olmayışımızdır. 12 Mart ve sonrasında 12 eylül sonrasındaki toplumsal gelişmelere bakıldığında bu açıkça görülecektir.
Bizler insan hakları savunucuları olarak sitemin artık değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Evet artık sivil demokrasiye ihtiyaç vardır. Bu gerçekleşmediği sürece katliamlar sona ermeyecektir. Değişim için, TALEP ETMEK gerekiyor !
Bizler İnsan hakları savunucuları değişim TALEP EDİYORUZ.
12 Mart Askeri Muhtırasını Ve Gazi Katliamını Yaratan Sistem Değişmelidir!
İnsan Hakları Derneği
İstanbul Şubesi
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|