Sadece faks-fotokopi çeken, getir götür işleri yapan stajyer dönemi çoktan kapandı. Stajyerlere artık tüm işleyişi görebilme ve gerçekten bir şeyler yapabilme imkanı verildiğini görmek mümkün. Hatta nerdeyse kadrolu bir eleman kadar tempolu çalışan ve iş verilen stajyerler var. Holdingler başta olmak üzere birçok işletme yöneticisi staj konusuna ciddi olarak eğiliyor ve alımlarda ince eleyip sık dokuyor.
Çünkü biliyorlar ki bu gençler potansiyel çalışan. Doğal olarak da onları özenle seçiyorlar. Firmalar, yeni açılan, özellikle giriş seviyesindeki pozisyonların büyük çoğunluğunu kendi stajyerleri ile dolduruyor. Çünkü staj yaptığınız firma sizi tanımış oluyor, nasıl çalıştığınızı biliyor ve de size işi öğretmek için emek ve zaman vermiş oluyor.
Staj, iş hayatına hızlı ve sağlam bir giriş yapmanın iyi bir yolu. İyi bir şirkette staj yapabilmek, işi öğrenmek ve deneyim kazanmak için çok önemli. Çünkü iş ilanlarının önemli bir kısmı, yeni mezun arkadaşların ortak eksikliğini hatırlatıyor: Deneyimsizlik. Ama verimli geçirilen bir staj dönemi, işverenin yapacağı tercihte olumlu etki yapıyor. Verimli stajdan kastım şu, orda gerçekten çalışırsınız, bir şeyler üretirsiniz, işi öğrenirsiniz, iş hayatını tanıma fırsatı bulursunuz. Tamamladıktan sonra da, çok şey öğrenmişseniz, “öğrenci” likten pırıl pırıl bir çalışan adayına dönüştüğünüzü hissediyorsanız staj, başarıya ulaşmış demektir. Tebrikler!
Yukarda bahsettiğim, hepimizin bildiği “mecburi staj” değil. Mecburi staja mecburen giderseniz işveren de duruma sizin gibi bakacak, “mecburen” sizi bir süreliğine “idare” edecektir. Sonuç, mecburi stajını mecburen bitirmiş, muhtemelen iyi bir iş bulmak için epey zorlanacak, belki de mutsuz olacağı başından belli olan bir işe “mecburen” evet diyecek bir genç...
Henüz hiçbir deneyim kazanmamış, ya da sadece iki faks çekip dosya zımbalamış, iş hayatı hakkında doğru dürüst fikri bile olmayan bir yeni mezun mu, yoksa işlerin nasıl yürüdüğünü gören hatta buna katkıda bulunan biri mi tercih edilir? Öyleyse önceliği, staja vermek akıllıca bir fikir. İlk adım da, iyi bir özgeçmiş ve önyazı. Peki nasıl bir özgeçmiş? İşte birkaç ipucu:
Niyetinizi açıkça ortaya koyun.
Internetten başvuruyorsanız staj hedefinizi kısa ve öz bir başlık ile yazın. Eposta yoluyla başvuruyorsanız da “subject” kısmına yazabilirsiniz. Örneğin, “işletme mezunu muhasebe stajyeri”.
Önyazıya dikkat.
Hayallerinizden ve yükselme isteğinizden değil, onlara nasıl katkı sağlayacağınızdan bahsedin. Bunu da hangi özelliklerinizle yapabileceğinizi yazmayı unutmayın. Okul sırasında yaptığınız proje, eğitim, yabancı dil bilgisi, katıldığınız sertifika programı... Zaten iş tecrübeniz olmadığına göre bu kısımları ön plana çıkaracaksınız. Başvurduğunuz stajla ilgili aldığınız dersleri ve çalıştığınız projeleri mutlaka ekleyin, bunların zaten herkeste olduğunu düşünüp ‘ne gerek var yazmaya’ demeyin.
Gönüllü çalışmanızı gösterin.
İnsan kaynakları yöneticileri, özgeçmişlerde, sivil toplum kuruluşlarında çalışmış gençlerin öne çıktığını söylüyor. Başvurduğunuz stajla ilgili olmasa bile, işverenin değer verebileceği bir şey bu. Bunu da küçümsemeyin. Özgeçmişe yazmak için illa ki para kazandığınız bir iş olması gerekmiyor. Güzel bir amaç için çabalamış, bir şeyler üretmiş olmanız yeterli.
Didem TEKİN
Yenibiris.com Editörü
There`s No Place Like 127.0.0.1
|