"Bilgisayar Mühendisliği" konusu üzerine paylaşmak, söylemek istediğim şeyler var arkadaşlar... Evet rahat durmuyorum bir türlü. Var mı ötesi kardeşim????
Başta bu yazdıklarımı "Bilgisayar Mühendisliği mi? O da ne?" başlıklı foruma yazacaktım, sonra bu olsa olsa makale dizisi olur dedim... Umarım zırvalamalarım kafanızı şişirmez ;)
Kendimden örnek vererek başlıyorum sözüme, 1 yılı geçti, mezunum. 11 yıldır da sektördeyim. Yani uzun süre oldu. İstediğim işi bulamadım ama iyiki bulamamışım... Şu an istediğim işi yapıyorum, evde çalışıyorum, kendi işimin patronuyum, freelancer dediklerinden... Açıkçası 11 yıl programlama/analiz vs yapmaktan içim dışım if/elseif oldu... Doygunluk noktasına geldim.
Yani diyorum ki; geçen sene mezun olan bendeniz, şu anda bir Bilgisayar Mühendisinin yapması gereken işleri yapmak istemiyorum. Bu eğitim dönemince başımızın gereksiz bir sürü şeyle meşgul edilip, motivasyonun sıfırlanmasından kaynaklanıyor olabilir...
Yanlış anlaşılmasın, işi bilmediğim beceremediğim için bırakmıyorum bu mesleği... Sadece artık tad vermiyor. Eskiden zevk alarak yapabileceğim tek mesleğin Bilgisayar Mühendisliği olduğunu düşünürken ben şimdi iyice monotonlaştığını farkettim... Keza Yazılım Mühendisliği bir yere kadar interaktivite sunuyor ama bu da yeterli değil...
Sorun biraz farklı aslında. Benim gibi "yaratıcılığını kullanabilmek ve istediği gibi sergilemek" için bu mesleği seçenlerin şu anki hayal kırıklığı... Sektör (dünya genelinde) içine kapanıyor. Teknoloji her ne kadar ilerliyorda olsa aslında geriye gidiyor. Tek fark, eskiden olduğu gibi keşfedilecek bir Amerika kıtası kalmadı. Yoksa teknolojinin geçmişi özlediğinin ve geçmişe eğilimli olduğunun farkında değil misiniz? Buyrun size en basitinden bir örnek;
Akademik Bilişim'de sevgili Cuma Kurt, Ali Bayrak, Mehmet Aca ve kardeşimle muhabbetlerimizin birinde şöyle demişti Cuma: "Eskiden Mainframe mimarisinden başka mimari tutulmazdı. Aptal terminaller vardı ve herşey ana bilgisayardaydı. Bak aradan zaman geçti, stand-alone PC'ler ve sunucular çıktı piyasaya, onlar revaç oldu. Şimdi n'oluyor?? Eski mimariye geri dönüyoruz. Aptal terminaller ve mainframe mimarisi..."
Konunun açıldığı noktadan bahsedersem sanırım daha açıklayıcı olacak. Sun Microsystems'in yeni (çok da yeni değil aslında, tahminen 4-5 yıldır piyasada) mainframe mimarisi üzerine açılmıştı muhabbetimiz... Ve piyasasının da ciddi büyüme içinde olduğundan bahsediyorduk....
İşte bunun gibi verilebilecek bir sürü örnek var, sadece çevrenizde içinde elektrik akımı dolaşan aletlere şöyle bir bakıp, nereden nereye geldiğine bakmanız yetiyor...
Yani, diyorum ki, bu işi üretme aşkıyla yapan idealist bireyler ne yazık ki eskisi gibi tatmin olamıyoruz. Ne maddi açıdan, ne de manevi açıdan...
Sakın haa!! Sakın "Bilgisayar Mühendisliği"ni bırakın demeye getirdiğimi sanmayın. Aksine meslek bakımından bence eşsiz. Hangi meslekte gerçek-zamanlı öğrenme, sonuç görme şansınız var??? Sonra, bilgisayar hayatımızın bir parçası... Toplumun beklediklerine bakıp, buna cevap vermeliyiz... Hatta bekleyebileceği şeyleri önceden tahmin edip çözümlerimizi hazırda tutmalıyız...
Bir arkadaşım "bilgisayarcı olmasaydın ne olurdun?" diye sormuştu bir ara. Şöyle bir afallayıp kaldım... Düşündüm... "Sanane!" dedim, geçiştirdim... Tabi akşam gözüme uyku girmedi. Sanırım o zaman ben, ben olmazdım, (o zaman için) 10 yıllık bir geçmişten sonra tutup bilgisayarla alakası olmayan bir iş yapamam. Mutlaka işin içinde bilgisayar olacak, kaçarı yok!
Bilgisayar öğretmenliği okuyan bir arkadaşımla bir ara muhabbetimizde şöyle demişti, "sizin işiniz bizim işimizden çok daha zor... zor olan kısmı okuması değil, iş bulması zor. hem siz üretmek zorundasınız, biz de sizin ürettiklerinizi öğretmek zorundayız. bizim iş bulmamız size göre daha kolay, devlet kadro açıyor, çalışıyoruz sınava giriyoruz, atanıyoruz bir yere. artık işimiz sağlam ve tatmin oluyoruz bir şekilde. ya siz?? asla tatmin olmuyorsunuz. çünkü siz bu şekilde eğitiliyorsunuz! tatmin olma, daha iyisini yap-iste deniyor size..." muhabbetimiz böyle devam ediyordu, çok da güzeldi. Ne güzel söylemişti arkadaşım değil mi, "Siz tatmin olmuyoruz, bu şekilde eğitiliyorsunuz" diye...
Zaten biz insanoğlu hepten böyleyiz, tatmin olamıyoruz bir türlü...
Söylenecek, anlatılacak daha çoook şey var ama ben gözlerinizi daha fazla yormadan lafımı (şimdilik) bitiriyorum. İyiki bilgisayar var, ve iyiki bu meslekteyiz dostlar... Yoksa napardık???
Not: Alıntıdır (Sn. N. Can KIRIK)
|