Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Rüzgar Gülü
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim
Bu çıplak geceler yok mu
Bu plak böyle ağlamıyor mu
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgar gülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine akşamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgarda savrulacak
İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek
Attila İlhan
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
orhan
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005 |
|
Binbir Gece - Hancı
Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser, yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm!
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.
Sıla burcu burcu... ille ocağım!..
Çoluk çocuk hasretinde kucağım...
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş.
Güç bela bir bilet, aldım gişeden;
Yolculuk başladı, Haydarpaşa'dan!
Hancı n'olur, elindeki şişeden,
Birkaç yudum daha, ver yavaş yavaş!
Ben o gece, hem ağladım, hem içtim,
İki gün, diyardan diyara uçtum...
Kayseri yolundan, Niğde'ye geçtim;
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş...
Garibim; her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar, hafif bir sancı;
Ayrılık sonradan, kor yavaş yavaş...
Bende bir resmi var, yarısı yırtık,
On yıldır evimin, kapısı örtük!
Garip, bir de sarhoş oldu mu artık;
Bütün sırlarını, der yavaş yavaş...
İşte hancı! ben, her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim...
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim,
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş…
Bekir Sıtkı Erdoğan
N/A
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
orhan yazdi | Binbir Gece - Hancı
Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser, yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm!
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.
Sıla burcu burcu... ille ocağım!..
Çoluk çocuk hasretinde kucağım...
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş.
Güç bela bir bilet, aldım gişeden;
Yolculuk başladı, Haydarpaşa'dan!
Hancı n'olur, elindeki şişeden,
Birkaç yudum daha, ver yavaş yavaş!
Ben o gece, hem ağladım, hem içtim,
İki gün, diyardan diyara uçtum...
Kayseri yolundan, Niğde'ye geçtim;
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş...
Garibim; her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar, hafif bir sancı;
Ayrılık sonradan, kor yavaş yavaş...
Bende bir resmi var, yarısı yırtık,
On yıldır evimin, kapısı örtük!
Garip, bir de sarhoş oldu mu artık;
Bütün sırlarını, der yavaş yavaş...
İşte hancı! ben, her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim...
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim,
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş…
Bekir Sıtkı Erdoğan |
Bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu? Tanıdık bir ses bu şiiri okuyor sanki.
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
chuangze
Kayıt: 29.11.2006 |
|
tanıdık bir ses bunu şarkı olarak söylüyor. Orhan Gencebay
Konu?mak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanatt?r.
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Geç Gelen Duygular
Tutuşsak el-ele bir yaz sabahı
Çıksak Şardağı'nın yücelerine
Kovsak saatleri, dakikaları
Baksak Elbistan'ın gecelerine.
Donsa şekillerin, renklerin izi
Zaman bir noktada unutsa bizi
Çiçek sular gibi saf sevgimizi
Döksek türkülerin hecelerine.
Göklere çekilse göz uykuları
Dolunay uzanıp öpse suları
Her yağmur öncesi dost duyguları
Eksek cümle gönül bahçelerine.
Abdurrahim Karakoç
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
orhan
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005 |
|
avare yazdi |
Bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu? Tanıdık bir ses bu şiiri okuyor sanki. |
Tanju Okan'ın seslendirdiği bir şarkı aynı zamanda.
N/A
|
|
Yazar |
|
orhan
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005 |
|
Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
Pablo Neruda
N/A
|
|
Yazar |
|
sevecen
adana istanbul
Kayıt: 08.02.2006 |
|
avare bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu diye sormuşsun? Bana da öyle geldi bir bakayım dedim. Resmi web sitesinde yer aldığına göre okuyordur:http://www.bedirhangokce.com/siir-201.html
bize ruyalarimizin degil uyanikligimizin tabiri gerek (Alinti)
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
HANCIDAN YOLCUYA
Elbette yorulur gurbet gezenler,
Serdim yatağını gir yavaş yavaş;
Gerecek perde yok pencerelere,
Arkanı o yana ver yavaş yavaş…
Sılana kavuş da ocağın yansın,
Çoluk çocuk etrafını dolansın,
Söyle de derdini gönlüm inansın,
Sırrını ortaya ser yavaş yavaş…
Uzak yoldan geldin belli trenle,
Al şu kadehi derdini firenle,
Benim de derdimi sonra sen dinle,
Hangimiz dertlidir gör yavaş yavaş…
Bir resmi var dedin, oda yok bende,
Güllerim solmuştur taze gülşende,
Yeter, ötesini söyleme sende,
Soluk yaprakların der yavaş yavaş…
Garipler gurbette hicranı içer,
Ne gurbeti sever, ne de vaz geçer,
Bir gün olur elbet sılaya göçer,
Geç Niğde’ den Bor’ a var yavaş yavaş…
Gördüm yüreğinde derin yarayı,
Seçtirdin bu gece akla karayı,
Hesap sorma benden aldım parayı,
Benim de yaramı sar yavaş yavaş…
RAŞİT AKÇURA
Bendeki şiiri bu. Ama buraya yazdığım şiir eksik gibi. Bedirhan Gökçe okurken başka kıtalar da söylüyor. Ya da kendi başka bi kıta uydurmuş olabilir. Bundan önce yazılan şiirle bu bayaa benziyo birbirine.
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Yirmibeşinci Kısım
Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha
Dün gece uykumda sıçradım
Beni mi çağırdın suna su
Nereye gideceğiz ha
Yabancı değil ben kaptanım
Aç kapıyı suna su
Büyük yağmurda ıslandım
Şarabın var mı suna su
Sabahı bulacağız ha
Kadehini dinleme çıldırırsın
Elimden gelmeyen bir o
Bütün trenleri kaçırdım
Saatin kaç suna su
Yarın öleceğiz ha
Attila İlhan
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Süheyla değildi adın
Hangi bulutlara niçin sarındın
Gözlerindeki mavi kimin gökyüzü
Süheyla değildi başkaydı adın
Gülüşlerin donuk neş'e öksüzü
O erken sonbahar görüntüsü
İnceden inceye boyanmaz mıydın
Kirpiklerinin lacivert örtüsü
Süheyla değildi başkaydı adın
Ellerin buz gibi ağzının büzgüsü
Kaç yalnızlığın gizli üzüntüsü
Ne yapsan ne etsen anlaşılmadın
Belki sebep kendini aşmak dürtüsü
Süheyla değildi başkaydı adın
Nabızlarında pişmanlığın gürültüsü
Gülümsemen soğumuş çiçek ölüsü
Attila ilhan
avare: yaralı bir kadını anlatıyor, şair için yaralanmamış besbelli
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
whitestream
Kayıt: 23.12.2006 |
|
Buda benden:)
YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBULDA
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomucuk tadında
yürüyelim seninle İstanbul'da
korkusuz bir rüyadır
bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da
birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü
yenilgisiz bir muamma gibidir
arar buluşmayan ellerimizi
deli rüzgar yine sarhoş, hovarda
tam orada, Çamlıca yokuşunda
birkaç bulut çekelim gökyüzünden
damarlarımızdan geçirelim ve birden
bırakalım suların üzerine
sen bir defa konuş, sen bir defa gül
kumlu ebrular yapalım seninle
serpmeli ebrular, bülbülyuvası
hercaimenekşe, gonca ve sümbül
yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
yürüyelim seninle İstanbul'da
boğaziçi mağrur türkülerini
gözlerine baka baka söyleyin
martılar üşüyünce
denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi
anlayabilir misin
neden çıban gibi büyür bağrımda
büyür de kelebek olur bu sızı
kırmızıyı sevdiğini söyledin
bu yüzden mi günlerdir
İstanbul'da gül kokusu yayılan
tepeler kırmızı, sular kırmızı
İstanbul bilmeli ki, sahillerine
mehtabı taşıyan senin bakışlarındır
İstanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler
önce senin yüreğine açılır
uzaklarda bir yerde
toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın
parmaklarında hüzün
sana doğru akan nehrin
ağlayan suretidir
bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yürüyelim seninle İstanbul'da
musiki kesilsin, tükensin yazı
çaresiz kalınca mızrap ve şiir
ozan bir kenara bıraksın sazı
ressam fırçasına neden mi kızgın
tuvalde çizgiler, renkler kırmızı
kırmızıyı sevdiğini bilince
çekilir mi artık güllerin nazı
Anadolukavağı'nda her akşam
burcu burcu bir rüyadır hayalin
karanlık, hüznünü düşürür dağa
kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar
endamın her sabah iner toprağa
hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz
ayrılık acıyla süzülür kandan
nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda
dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler
öylesine yorgun, mahzun ve candan
İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda
uykusundan uyanınca fırtına
dalgalar türkümüze aşina olur
yüzümüze bakınca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
çığlığıyla vurulur
tarih heyelandır hainlerin ardında
İstanbul tarihin soylu anası
biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız
sevdayı kız kulesi'nden
yalıların burukluğu altında
geçiyoruz sokaklardan delice
anlayabilir misin
beyoğlu'nda gezinen
hayal kırıklığının benden türediğini
anlayabilir misin
kırmızı neden böyle
doldurur aynalara inleyen yüreğimi
sana giden yolların kavşağında
bir adam direniyor izini bulmak için
siliyor tanyerine akan alın terini
ufkunda sapsarı umudun rengi
mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
arıyor sessizce kaybolan günlerini
Gülhane'de simit satan çocuklar
nasıl anlasınlar ellerimizin
neden böyle çekingen olduğunu
Ayasofya önünde tramvay bekleyenler
gökyüzüne dokunurken bu acı
kimdir diye sorsunlar içlerinden
birlikte yürüyen iki yabancı
biz gitsek de, İstanbul'da yine de
yıllar yılı gezinmeli bu sızı
benden bir yaralı şiir kalmalı
senden bir tebessüm, bir de kırmızı
Nurullah Genc
|
|
Yazar |
|
chuangze
Kayıt: 29.11.2006 |
|
29. Sone
Düşünce insanların ve kaderin gözünden,
Aforozlular gibi yapayalnız ağlarım;
İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden,
Bahtıma lanet okur yüreğimi dağlarım;
Talihi yaver giden herkese gıpta eder,
Şu denli güzel olsam, dostlarım olsa derim;
Şunda sanata, bunda dehaya içim gider,
Oysa solda sıfırdır yapmak istediklerim;
Kendimden iğrenirken aklım Sana doğrulup,
Gönlüm kara dünyayı gerilerde bırakır;
Gün doğarken yükselen bir tarla kuşu olup,
Cennet kapılarında kutsal ezgiler şakır,
Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile,
Sultanlarla yer değiş deseler de nafile.
Shakespeare
Konu?mak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanatt?r.
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bahaeddin KARAKOÇ
siteden ayr?ld?m
|
|
Yazar |
|
avare
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006 |
|
Aşkın Âvaresi Oldum
Akılgından bir dal kestim
Sopa yapmak değil kastım
Ben anadan doğma mestim,
Sen gitsen gizin kalıyor.
Yol oldum yoluna ulak
Ne aşım, ne işim dölek
Ne yapar yanmışsa bulak?
İçimde sızın kalıyor.
Avârelik işim oldu,
Gülümsedim hışım oldu,
Hüzün kan-kardeşim oldu
Her şeyde izin kalıyor.
Sevdiğini ah bir bilsem
Umursamam yüzyıl yelsem
Oturup resmini silsem,
Ortada ağzın kalıyor.
İstihâreye yatarken
Çok derin kulaç atarken
Her yıldız bir bir batarken
Senin yıldızın kalıyor.
Döküldüm yârim döküldüm
Çok kırıldım, çok büküldüm
Sapa dağlara çekildim
Ayrık denizin kalıyor.
Doruklara duman çöker
Gökyüzü gözyaşı döker
Kolumu ayrılık büker,
Elde hep hüzün kalıyor.
Bahaeddin KARAKOÇ
siteden ayr?ld?m
|
|
|
|
-
Del.icio.us
-
Digg
-
Facebook
-
Furl
-
Google
-
Blink
-
Simpy
-
Spurl
-
Y! MyWeb
|
|
| | | | | | | | | | | |