Konuyu görüntüle
IUCODERS FORUM > Genel > Edebiyat > Güle k?ymet verilmezdi/A??k ve ma?uk olmasa
Yazar
wardom


avatar
Kirklareli
admin
Kayıt: 12.11.2006
21.11.2006-01:05 #11623
ah ah su gider bülbül öterdi bi aralar buralarda

skullWaRDoMskull








www.sonergonul.net





Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
21.11.2006-14:54 #11629
Ne demek istedin kardeş? Bu köşenin eskisi gibi şiirden bahsetmesini mi istiyorsun? Biraz açıklamaya ihtiyaç var sanırım. Söylediğini anlamadım.





siteden ayr?ld?m








Yazar
tommyknocker


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.02.2006
21.11.2006-20:08 #11642
Ben de pek annayamadım...thinking





Those were the days guys...
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
21.11.2006-23:57 #11665
Çaya Kaç Şeker

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka.
Bir dost göz arayışıyla.
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam,geçinip gideriz biz Mutlulukla,
Ama;
"Günün aydın,akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, Zor değil,hiç zor değil,demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; "Çaya kaç şeker alırsın?"
Diye soran bir ses olmalı yaa ara sıra...

Can Yücel

avare: şiirin ismi hatalı olabilir. Şiiri biraz eleştircem. "Çaya kaç şeker alırsın?" diyen birinin varlığıyla yalnızlığımız bozulmuş olur mu? Yalnızlığımızı bozacak birinin çaya kaç şeker attığımızı bilmesi gerekmez miydi? Ben mi yanlış düşünüyorum?





siteden ayr?ld?m








Yazar
tommyknocker


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.02.2006
22.11.2006-17:05 #11680
avare yazdi
 
Çaya Kaç Şeker

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka.
Bir dost göz arayışıyla.
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam,geçinip gideriz biz Mutlulukla,
Ama;
"Günün aydın,akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, Zor değil,hiç zor değil,demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; "Çaya kaç şeker alırsın?"
Diye soran bir ses olmalı yaa ara sıra...

Can Yücel

avare: şiirin ismi hatalı olabilir. Şiiri biraz eleştircem. "Çaya kaç şeker alırsın?" diyen birinin varlığıyla yalnızlığımız bozulmuş olur mu? Yalnızlığımızı bozacak birinin çaya kaç şeker attığımızı bilmesi gerekmez miydi? Ben mi yanlış düşünüyorum?

Çeşitli warsayımlar üretilebilir...smile





Those were the days guys...
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
22.11.2006-17:07 #11681
Eğer söylediğin benim soruma cevapsa, ne gibi varsayımlar olduğunu öğrenmek isterim doğrusu.wink





siteden ayr?ld?m








Yazar
tommyknocker


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.02.2006
22.11.2006-21:58 #11705
avare yazdi
 
Eğer söylediğin benim soruma cevapsa, ne gibi varsayımlar olduğunu öğrenmek isterim doğrusu.wink

:) Görecelidir diye düşnüyorum yanlıslığımızı bozma.Çeşitli nedenlerle yannıs hissedip yaşanabilir ya da yannıs bile olsa yannız hissedilemeyebilir :) Ama senn görüşüne yine de katılıyorum en tutarlı olanı da o bence.Ama varsayım varsayımdır işte :)





Those were the days guys...
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
22.11.2006-22:10 #11707
 
:) Görecelidir diye düşnüyorum yanlıslığımızı bozma.Çeşitli nedenlerle yannıs hissedip yaşanabilir ya da yannıs bile olsa yannız hissedilemeyebilir :) Ama senn görüşüne yine de katılıyorum en tutarlı olanı da o bence.Ama varsayım varsayımdır işte :)


Yalnızlığımızı bozma görecelidir elbette. Ben siirdeki mana için söylüyorum. Yoksa senin yada başka birinin yalnızlık algılaması başka olabilir. Şiirdeki anlayışa göre yalnızlık yanında salt birinin olması değil. Orda dikkat edersen ilgilenilmekten bahsediyo. Fakat ilgilenilmekten bahsederken aynı anda da karşıdakinin ilgisizliği ortaya çıkmış oluyo. Şairin kendi yalnızlık algılamasına göre kendi söylediği şey yanlış oluyo.

Zaten bana göre yalnızlık algılamasının şiirdekiyle pek de ilgili olduğunu söyleyemem.









siteden ayr?ld?m








Yazar
wardom


avatar
Kirklareli
admin
Kayıt: 12.11.2006
23.11.2006-18:44 #11761
diyorum ki ne güsel böleşiirsel insanın kafasını dinleyebileceği bir köşenin olmasıpeace

skullWaRDoMskull








www.sonergonul.net





Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
23.11.2006-20:31 #11771
wardom yazdı:
 
diyorum ki ne güsel böleşiirsel insanın kafasını dinleyebileceği bir köşenin olması


Teşekkürler. Senin de katkılarını bekleriz. Yalnız buraya sadece aşk şiirlerini yazıyoruz. Başka şiirler için Edebiyat bölümüne yeni bir konu açabilirsin. Örneğin doğa sevgisi, kahramanlık şiirleri/marşlar gibi...

Köpek Yalnızlığım

Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
Nereye varsam
Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

Her sabah evler boşalır
Bir sel akar sokaklardan caddelere
Ben kendi içimde kaybolurum
Ne gidecek yerim vardır ne bekleyenim
Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
Zamanlar geçer, mevsimler değişir
Değişmez benim kaderim
Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

Ne zaman ellerin elime değse
İnsan yüreğim o zaman çarpar
Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
O ışıktan dünyasına sürükler beni
Ellerin bir bir ayıklar
Eski halimden ne kalmışsa
Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
Bir anda değişir bakışlarım
Çözülmüş bir yumağı
Yeniden sarmaya başlarım

Işıkların demet demet
Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
Yokluğun ölüme
Varlığın aşka çağırır bir yandan
Bilirim biraz sonra gideceksin
Saatleri durduramam
İnsanları öldüremem
Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
Kadere karşı duramam
Ve işte çirkin alınyazım
Sensizliğe mahkum eder
İşte o zaman
Yıkılmış bir şehirdir kalbim
İçinde baykuşlar öter

Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
O kırk kuruş etmez kaderim
Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
Gözbebeklerim sönmeye
Ellerim soğumaya başlar
Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
Bir kere daha içim isyanla dolar
Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

Kapını açık tut, pencereni kapatma
Yarın evinin önünden ben geçeceğim
O zaman
Duvarların ağladığını duyacaksın

İlk çağırışımda gel
İkincisinde çok geç olabilir
Ve ben ilk çağırışında geleceğim
İkincisinde çok geç olabilir
Kim bilir nasılım ve nerdeyim
Bulursan ne olur beni bırakma
Bulamazsan aradığın yerdeyim
Hani o toprakla denizin kesiştiği
Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
Benden bir parça koparıp gider
Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
Ne olur beni bırakma bulunca
Ve ilk çağırışımda gel
Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

Elini uzatsan tutacaksın
Yakındayım
Baksan göreceksin
Görsen seveceksin
Aradığın benden başkası değil
Farkındayım
Benim yüreğim değil
Kayan bir zamandır avuçlarından
Uzat ellerini susadım
Güzelliğin
Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

Gel diyorum
İlk çağırışımda gel
Gel ki
Aydınlığında
Bütün geceler gündüz olsun
Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
Ne güç anlamıyor musun
Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
Ben yokluğunda böyle paramparça
Sensiz olmak hiç olmamak

(İstanbul, 1965)

Ümit Yaşar Oğuzcan

avare:Yalnızlığa farklı bir yaklaşım da burda: "Nereye varsam/Orada yalnızlığı beni bekler bulurum" Bir şair de "Nereye gitsem yalnızlık oranın başkenti olur." diyordu. Demek ki yalnızlık içimizde. Herkesin varlığına bağlı değil, birinin yokluğuna bağlı olduğunu söylemiştim sanırım.

Bazı mısralarını olmasa da, genelde sevdiğim bi şiir. Mesela şu bölüm çok güzel:

Elini uzatsan tutacaksın
Yakındayım
Baksan göreceksin
Görsen seveceksin
Aradığın benden başkası değil
Farkındayım
Benim yüreğim değil
Kayan bir zamandır avuçlarından
Uzat ellerini susadım
Güzelliğin
Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından


Ellerle ilgili yazılan şiirlerin çokluğundan bahsetmiş miydim? Peki, neden eller böyle önemli? Bahsetmediysek bi ara bahsederiz. Cumartesi'den sonrasmile





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
23.11.2006-22:50 #11773
SEVİ ŞİİRİ

Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
*Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil*
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Ümit Yaşar Oğuzcan

avare: *zevkler ve renkler tartışılırsmile, öyle olmak zorunda değil*





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
24.11.2006-18:02 #11786

MUM ALEVİYLE OYNAYAN
KEDİNİN ÖYKÜSÜ

I

Bir mum yanıyordu bir evin bir odasında
O evde bir de kedi vardı.
Geceler indiğinde kendi havasında
Mum yanar, kedi de oynardı.

Mumun yandığı gecelerden birinde
Kedi oyunlarına daldı.
Oyun arayan gözlerinde
Mumun alevi yandı,
Baktı,
Mumun titrek alevinde
Oyuna çağıran bir hava vardı.

Oyunlarını büyüten kedi büyüdü
Kendi türünde çocukcasına,
Döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
Geldi mumun yanına, oyuncakcasına.
Bir baktı, bir daha, bir daha baktı
Mumun alevinin dalgalanmasına
Uzandı bir el attı.
Bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı..
İlk kez gördüğü mumun yakmasına
İnanmayacaktı.

Kedi, oyunlarında büyüyordu,
Mum, üşüyordu yanmalarında.
Zaman ikili yürüyordu
Aralarında.
Bir ayrışım görünüyordu
Birinin yanmalarında
Öbürünün oynamalarında.

Kedi oyunlarında büyüyordu,
Yitirerek gitgide oyunlarını.
Mum küçülüyordu yanmalarında,
Yitirerek gitgide yakmalarını.

Oynarken büyüyen kedi yanacak,
Aydınlatırken küçülen mum yakacaktı.
Küçülen yaka-yaka aydınlatacak,
Büyüyen yana yana anlayacaktı.


Bir mum yanmasından
Ve bir kedi oyunundan
Kaldı sonunda
Bir gecenin tam ortasında
Bir evin bir odasında
Göz-göze susan
İki insan.


II

Mum yandı bitti,
Kedi büyüdü gitti.
Oyunlar karıştı gecelerde
Suskun uykusuzluklara.

O iki insandan, sonunda
Birinin anılarında kedi,
Birinin dalmalarında mum
Kaldı gitti.

Nerede bir mum yansa şimdi,
Nerede oynasa bir kedi,
Birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri..
Bugün dün gibi oluyor,
Dün bugün gibi.
Mum ellerimi tırmalıyor,
Belleğimi yakıyor kedinin elleri.

Özdemir Asaf

avare: mum ile kedi mi, şem'a ile pervane mi?





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
26.11.2006-22:14 #11860
Hani ellerden bahsedecektik ya; işte bahsediyorum. Bir gazete yazısı bu işe başlangıç olsun.

Gözlerim ellere takılıp kalır

Kimisi ilk karşılaştığı insanın kaşına gözüne, kimisi bedeninin değişik yerlerine bakar, benim gözlerimin odaklandığı organ, el’dir.

Yakın dostlarımın sadece ellerini gösterseniz, kim olduklarını hemen söylerim.

Elleri güzel olanlar hele bir de onları güzel kullanıyorlarsa, sözle hareketin bu uyumunu seyre doyamam.

Selçuk Demirel’in Manuel’ini seyrederken, eller beni alıp yine fetişin saplantılı dünyasına götürdü.

Abidin Dino’nun Nasuhi Ertegün’ün anısına adadığı Eller kitabından satırlar, çizgiler düştü belleğime. Dino’nun uzun parmaklarını, ancak kutsal resimlerde rastladığım güzellikteki ve etkileyicilikteki ellerini anımsadım.

O kitapta elleri hem yazmış hem de çizmişti.

Paris’e gittiğimde beni bir kırtasiye mağazasına götürürdü, ünlü Rus yazarı Konstantin Simonov da, uçaktan iner inmez Abidin Bey’le birlikte o kırtasiyeciye giderlermiş.

Kırtasiyeci hanıma yeni dolmakalemleri sorarken, ben onun ellerini seyrederdim.

* * *

ELLER... İster sağı kullanın ister solu, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Sağ El şiirinden dizeler bizi şaşırtmasın.

"Sağ elim arslan elim

Her háli ayrı ayrı

Dillere destan elim

Sağ elim arslan elim

Dost için düşman için

Her zaman insan elim"

Sol eli arslan olanlara da sevgiler...

Halk müziğinin büyük ustası Arif Sağ, sol elim arslan elim, diyenlerden.

Bir kalem firması sol elini kullananlar için ayrı bir kalem modeli yaptı. Ticari, insani bir incelik.

Manuel çok çağrışımlı bir söz, belki de nostaljik. Gerçek sözlük anlamından çoktan saptırılmış. Artık her şey otomatik ve uzaktan kumandalı.

Uzunçalarlar için kullandığım/kullandığımız pikaplar hálá manuel, makbulü de o.

Manuel’in birinci sayfasında, el’le ilgili sözler, el kırmızı, diğerleri siyah.

Kitabın başındaki, Ellerle Bir Yolculuk yazısında Cevat Çapan, Manuel’in çok anlamlılığına değiniyor:

"Eğer Shakespeare’in dediği gibi bir sahneyse bütün dünya, Selçuk’un bu kitapta çizip canlandırdığı bütün eller de hayatın alicengiz yaşantılarını yansıtan birer oyuncudur."

* * *

YAZIMI Celál Sılay’ın Cemile’nin Elleri’nden üç dize noktalasın:

"el

el - mi dedim

else - el - mi dedim"

Doğan HIZLAN 26 Kasım 2006





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
28.11.2006-18:53 #11947
BİR GÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Ümit Yaşar Oğuzcan





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
28.11.2006-18:56 #11948
Bir gecede iki Ümit Yaşar Oğuzcan şiiri dokunmasın sonra! Okuduktan sonra bi bardak su içinbiggrin

BİRGÜN

Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum

Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin,açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum

Bir sabah gün doğarken aç perdelerini,bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum

Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli,garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum

Ümit Yaşar Oğuzcan





siteden ayr?ld?m








1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Del.icio.us
Digg
Facebook
Furl
Google
Blink
Simpy
Spurl
Y! MyWeb