Konuyu görüntüle
IUCODERS FORUM > Genel > Edebiyat > Güle k?ymet verilmezdi/A??k ve ma?uk olmasa
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
18.12.2006-20:34 #12704
Rüzgar Gülü

Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim

Bu çıplak geceler yok mu
Bu plak böyle ağlamıyor mu
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim

Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgar gülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine akşamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgarda savrulacak

İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek

Attila İlhan





siteden ayr?ld?m








Yazar
orhan


avatar
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005
19.12.2006-23:57 #12763
Binbir Gece - Hancı

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser, yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm!
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.

Sıla burcu burcu... ille ocağım!..
Çoluk çocuk hasretinde kucağım...
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş.

Güç bela bir bilet, aldım gişeden;
Yolculuk başladı, Haydarpaşa'dan!
Hancı n'olur, elindeki şişeden,
Birkaç yudum daha, ver yavaş yavaş!

Ben o gece, hem ağladım, hem içtim,
İki gün, diyardan diyara uçtum...
Kayseri yolundan, Niğde'ye geçtim;
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş...

Garibim; her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar, hafif bir sancı;
Ayrılık sonradan, kor yavaş yavaş...

Bende bir resmi var, yarısı yırtık,
On yıldır evimin, kapısı örtük!
Garip, bir de sarhoş oldu mu artık;
Bütün sırlarını, der yavaş yavaş...

İşte hancı! ben, her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim...
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim,
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş…

Bekir Sıtkı Erdoğan






N/A
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
20.12.2006-00:11 #12764
orhan yazdi
 
Binbir Gece - Hancı

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser, yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm!
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.

Sıla burcu burcu... ille ocağım!..
Çoluk çocuk hasretinde kucağım...
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş.

Güç bela bir bilet, aldım gişeden;
Yolculuk başladı, Haydarpaşa'dan!
Hancı n'olur, elindeki şişeden,
Birkaç yudum daha, ver yavaş yavaş!

Ben o gece, hem ağladım, hem içtim,
İki gün, diyardan diyara uçtum...
Kayseri yolundan, Niğde'ye geçtim;
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş...

Garibim; her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı!
İlk önce kımıldar, hafif bir sancı;
Ayrılık sonradan, kor yavaş yavaş...

Bende bir resmi var, yarısı yırtık,
On yıldır evimin, kapısı örtük!
Garip, bir de sarhoş oldu mu artık;
Bütün sırlarını, der yavaş yavaş...

İşte hancı! ben, her zaman böyleyim,
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim...
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim,
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş…

Bekir Sıtkı Erdoğan


Bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu? Tanıdık bir ses bu şiiri okuyor sanki.





siteden ayr?ld?m








Yazar
chuangze


avatar

Kayıt: 29.11.2006
20.12.2006-00:25 #12767
tanıdık bir ses bunu şarkı olarak söylüyor. Orhan Gencebaysmug





Konu?mak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanatt?r.
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
20.12.2006-01:18 #12770
Geç Gelen Duygular

Tutuşsak el-ele bir yaz sabahı
Çıksak Şardağı'nın yücelerine
Kovsak saatleri, dakikaları

Baksak Elbistan'ın gecelerine.

Donsa şekillerin, renklerin izi
Zaman bir noktada unutsa bizi
Çiçek sular gibi saf sevgimizi
Döksek türkülerin hecelerine.


Göklere çekilse göz uykuları
Dolunay uzanıp öpse suları
Her yağmur öncesi dost duyguları
Eksek cümle gönül bahçelerine.

Abdurrahim Karakoç





siteden ayr?ld?m








Yazar
orhan


avatar
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005
20.12.2006-20:15 #12780
avare yazdi
 


Bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu? Tanıdık bir ses bu şiiri okuyor sanki.

Tanju Okan'ın seslendirdiği bir şarkı aynı zamanda.





N/A
Yazar
orhan


avatar
istanbul
admin
Kayıt: 17.11.2005
20.12.2006-23:07 #12784
Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona


Pablo Neruda






N/A
Yazar
sevecen


avatar
adana istanbul
Kayıt: 08.02.2006
20.12.2006-23:38 #12792
avare bunu Bedirhan Gökçe okuyor mu diye sormuşsun? Bana da öyle geldi bir bakayım dedim. Resmi web sitesinde yer aldığına göre okuyordur:http://www.bedirhangokce.com/siir-201.html





bize ruyalarimizin degil uyanikligimizin tabiri gerek (Alinti)





Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
20.12.2006-23:56 #12796
HANCIDAN YOLCUYA

Elbette yorulur gurbet gezenler,
Serdim yatağını gir yavaş yavaş;
Gerecek perde yok pencerelere,
Arkanı o yana ver yavaş yavaş…

Sılana kavuş da ocağın yansın,
Çoluk çocuk etrafını dolansın,
Söyle de derdini gönlüm inansın,
Sırrını ortaya ser yavaş yavaş…

Uzak yoldan geldin belli trenle,
Al şu kadehi derdini firenle,
Benim de derdimi sonra sen dinle,
Hangimiz dertlidir gör yavaş yavaş…

Bir resmi var dedin, oda yok bende,
Güllerim solmuştur taze gülşende,
Yeter, ötesini söyleme sende,
Soluk yaprakların der yavaş yavaş…

Garipler gurbette hicranı içer,
Ne gurbeti sever, ne de vaz geçer,
Bir gün olur elbet sılaya göçer,
Geç Niğde’ den Bor’ a var yavaş yavaş…

Gördüm yüreğinde derin yarayı,
Seçtirdin bu gece akla karayı,
Hesap sorma benden aldım parayı,
Benim de yaramı sar yavaş yavaş…

RAŞİT AKÇURA

Bendeki şiiri bu. Ama buraya yazdığım şiir eksik gibi. Bedirhan Gökçe okurken başka kıtalar da söylüyor.biggrin Ya da kendi başka bi kıta uydurmuş olabilir. biggrin Bundan önce yazılan şiirle bu bayaa benziyo birbirine.





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
22.12.2006-20:49 #12846
Yirmibeşinci Kısım

Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha
Dün gece uykumda sıçradım
Beni mi çağırdın suna su
Nereye gideceğiz ha

Yabancı değil ben kaptanım
Aç kapıyı suna su
Büyük yağmurda ıslandım
Şarabın var mı suna su
Sabahı bulacağız ha

Kadehini dinleme çıldırırsın
Elimden gelmeyen bir o
Bütün trenleri kaçırdım
Saatin kaç suna su
Yarın öleceğiz ha

Attila İlhan





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
22.12.2006-21:04 #12847
Süheyla değildi adın

Hangi bulutlara niçin sarındın
Gözlerindeki mavi kimin gökyüzü
Süheyla değildi başkaydı adın
Gülüşlerin donuk neş'e öksüzü
O erken sonbahar görüntüsü

İnceden inceye boyanmaz mıydın
Kirpiklerinin lacivert örtüsü
Süheyla değildi başkaydı adın
Ellerin buz gibi ağzının büzgüsü
Kaç yalnızlığın gizli üzüntüsü

Ne yapsan ne etsen anlaşılmadın
Belki sebep kendini aşmak dürtüsü
Süheyla değildi başkaydı adın
Nabızlarında pişmanlığın gürültüsü
Gülümsemen soğumuş çiçek ölüsü

Attila ilhan

avare: yaralı bir kadını anlatıyor, şair için yaralanmamış besbelli





siteden ayr?ld?m








Yazar
whitestream


avatar

Kayıt: 23.12.2006
23.12.2006-13:15 #12877
Buda benden:)


YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBULDA



Kırmızıyı sevdiğini bilseydim

hayallerim kıpkırmızı olurdu



İstanbul hala güneşin ardında

ufuklarında birkaç kara leke

birkaç kan pıhtısı dudaklarında

İstanbul hala sevimli mi sevimli

ve hala bir tomucuk tadında

yürüyelim seninle İstanbul'da



korkusuz bir rüyadır

bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da

birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü

yenilgisiz bir muamma gibidir

arar buluşmayan ellerimizi

deli rüzgar yine sarhoş, hovarda



tam orada, Çamlıca yokuşunda

birkaç bulut çekelim gökyüzünden

damarlarımızdan geçirelim ve birden

bırakalım suların üzerine

sen bir defa konuş, sen bir defa gül

kumlu ebrular yapalım seninle

serpmeli ebrular, bülbülyuvası

hercaimenekşe, gonca ve sümbül



yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında

yürüyelim seninle İstanbul'da

boğaziçi mağrur türkülerini

gözlerine baka baka söyleyin

martılar üşüyünce

denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi



anlayabilir misin

neden çıban gibi büyür bağrımda

büyür de kelebek olur bu sızı

kırmızıyı sevdiğini söyledin

bu yüzden mi günlerdir

İstanbul'da gül kokusu yayılan

tepeler kırmızı, sular kırmızı



İstanbul bilmeli ki, sahillerine

mehtabı taşıyan senin bakışlarındır

İstanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler

önce senin yüreğine açılır

uzaklarda bir yerde

toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın

parmaklarında hüzün

sana doğru akan nehrin

ağlayan suretidir



bir elimizde umut

bir elimizde sevda

yürüyelim seninle İstanbul'da

musiki kesilsin, tükensin yazı

çaresiz kalınca mızrap ve şiir

ozan bir kenara bıraksın sazı

ressam fırçasına neden mi kızgın

tuvalde çizgiler, renkler kırmızı

kırmızıyı sevdiğini bilince

çekilir mi artık güllerin nazı



Anadolukavağı'nda her akşam

burcu burcu bir rüyadır hayalin

karanlık, hüznünü düşürür dağa

kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar

endamın her sabah iner toprağa



hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz

ayrılık acıyla süzülür kandan

nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda

dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler

öylesine yorgun, mahzun ve candan



İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda

uykusundan uyanınca fırtına

dalgalar türkümüze aşina olur

yüzümüze bakınca deniz fenerleri

sahibini arayan gemilerin

çığlığıyla vurulur



tarih heyelandır hainlerin ardında

İstanbul tarihin soylu anası

biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız

sevdayı kız kulesi'nden

yalıların burukluğu altında

geçiyoruz sokaklardan delice



anlayabilir misin

beyoğlu'nda gezinen

hayal kırıklığının benden türediğini

anlayabilir misin

kırmızı neden böyle

doldurur aynalara inleyen yüreğimi



sana giden yolların kavşağında

bir adam direniyor izini bulmak için

siliyor tanyerine akan alın terini

ufkunda sapsarı umudun rengi

mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah

arıyor sessizce kaybolan günlerini



Gülhane'de simit satan çocuklar

nasıl anlasınlar ellerimizin

neden böyle çekingen olduğunu

Ayasofya önünde tramvay bekleyenler

gökyüzüne dokunurken bu acı

kimdir diye sorsunlar içlerinden

birlikte yürüyen iki yabancı



biz gitsek de, İstanbul'da yine de

yıllar yılı gezinmeli bu sızı

benden bir yaralı şiir kalmalı

senden bir tebessüm, bir de kırmızı


Nurullah Genc





Yazar
chuangze


avatar

Kayıt: 29.11.2006
23.12.2006-13:45 #12878
29. Sone
Düşünce insanların ve kaderin gözünden,
Aforozlular gibi yapayalnız ağlarım;
İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden,
Bahtıma lanet okur yüreğimi dağlarım;
Talihi yaver giden herkese gıpta eder,
Şu denli güzel olsam, dostlarım olsa derim;
Şunda sanata, bunda dehaya içim gider,
Oysa solda sıfırdır yapmak istediklerim;
Kendimden iğrenirken aklım Sana doğrulup,
Gönlüm kara dünyayı gerilerde bırakır;
Gün doğarken yükselen bir tarla kuşu olup,
Cennet kapılarında kutsal ezgiler şakır,
Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile,
Sultanlarla yer değiş deseler de nafile.
Shakespeare






Konu?mak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanatt?r.
Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
23.12.2006-19:36 #12892
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Bahaeddin KARAKOÇ





siteden ayr?ld?m








Yazar
avare


avatar
Istanbul
Kayıt: 09.10.2006
23.12.2006-19:41 #12893
Aşkın Âvaresi Oldum

Akılgından bir dal kestim
Sopa yapmak değil kastım
Ben anadan doğma mestim,
Sen gitsen gizin kalıyor.

Yol oldum yoluna ulak
Ne aşım, ne işim dölek
Ne yapar yanmışsa bulak?
İçimde sızın kalıyor.

Avârelik işim oldu,
Gülümsedim hışım oldu,
Hüzün kan-kardeşim oldu
Her şeyde izin kalıyor.

Sevdiğini ah bir bilsem
Umursamam yüzyıl yelsem
Oturup resmini silsem,
Ortada ağzın kalıyor.


İstihâreye yatarken
Çok derin kulaç atarken
Her yıldız bir bir batarken
Senin yıldızın kalıyor.

Döküldüm yârim döküldüm
Çok kırıldım, çok büküldüm
Sapa dağlara çekildim
Ayrık denizin kalıyor.

Doruklara duman çöker
Gökyüzü gözyaşı döker
Kolumu ayrılık büker,
Elde hep hüzün kalıyor.

Bahaeddin KARAKOÇ





siteden ayr?ld?m








1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Del.icio.us
Digg
Facebook
Furl
Google
Blink
Simpy
Spurl
Y! MyWeb